top of page

EZGÄ°SEL KODLARIN BELÄ°RLEDİĞİ BÄ°R SÄ°STEM OLARAK MAKAM KAVRAMI: HÜSEYNÄ° MAKAMI’NIN Ä°NCELENMESÄ°

 

M. ErtuÄŸrul BAYRAKTARKATAL 1, Okan Murat ÖZTÜRK 2

 

ÖZET

​

Bu çalışmada makam kavramı ezgi-merkezli bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Günümüz Geleneksel Türk MüziÄŸi (GTM) teorisi, Türk ModernleÅŸmesi sürecinin bir ürünüdür. Teoriksöyleme Batılı bir anlayış egemen durumdadır. Bu söylem makam kavramı “dizi-merkezli” bir modelle açıklar. Dizi-merkezli yaklaşımda dizi, makamı oluÅŸturan temel unsur olarak görülür iken ezgi de dizi derecelerinin bir “fonksiyonu” olarak kabul edilir. Açıkça görüldüğü gibi bu yaklaşım, makamı tonaliteyle özdeÅŸleÅŸtirmektedir. Tonalitede dizi ile ezgi arasında fonksiyonel bir iliÅŸki vardır. GTM’nin “modern” teorisini kuranlara göre geleneksel makamlar ile ezgiler arasındaki iliÅŸki de aynen bu ÅŸekildedir. Gerçekten böyle midir? Makam-ezgi iliÅŸkisini daha iyi anlamak amacıyla bu çalışmada Hüseyni makamı inceleme konusu olarak seçilmiÅŸtir. Öncelikle Hüseyni makamının geleneksel repertuarından bir seçki yapılmıştır. Seçkide yer alan ezgiler “baÅŸlangıç”, “devam” ve “bitiÅŸ” olmak üzere üç kesite ayrılarak incelenmiÅŸlerdir. Böylece ezgi

kesitlerinin öne çıkan özellikleri belirlenmiÅŸtir. Bu belirlemeler ezgi ile makam arasında göstergebilimsel bir iliÅŸkinin varlığını ortaya koymuÅŸtur. Bu iliÅŸkide ezgi “gösteren”, makam ise “gösterilen” olmaktadır. Ezgi analizleri için ‘ezgi alanı’, ‘ezgisel iÅŸlev’, ‘merkez ses’, ‘çevre sesler’, ‘ezgisel yönelim’, ‘gerilme merkezi’, ‘çözülme merkezi’, ‘tamlayıcı’ gibi yeni terimler geliÅŸtirilmiÅŸ, tanımlanmış ve kullanılmıştır. Bu kavramsal çerçeve içinde makamın “ezgisel kodlar aracılığıyla belirlenen bir sistem” olarak iÅŸlediÄŸi ileri sürülmüştür.

 

Anahtar Kelimeler makam, ezgi, ezgi-merkezli yaklaşım, dizi-merkezli yaklaşım, çekirdek ezgiler, ezgisel kodlar, göstergebilim, Hüseyni makamı.

 

MAKAM CONCEPT AS A SYSTEM DETERMINED BY MELODIC CODES: ANALYZING HUSEYNI MAKAM

 

ABSTRACT

 

In this research, the concept of makam is discussed by melody-centric approach. Today's Traditional Turkish Music (TTM) theory is a product of the process of Turkish Modernization. Theoretical discourse is dominated by Western understanding. This discourse explains the concept of makam with "scale-centered" model. In scale-centered approach, scale is seen as the fundamental element of makam while melody is assumed as a function of the scale degrees. Clearly this approach makes makam identical with tonality. In tonality, there is a functional relationship between scale and melody. According to founders of the “modern” theory of TTM, the relationship between traditional makams and melodies is the same as in tonality. Is it really the case? In this study, Huseyni makam is chosen as analyzing subject, with the aim of better understanding of the relationships between makam and melody. First of all, is made a selection from the traditional repertoire of Huseyni makam. Melodies were analyzed by dividing to three sections which are named “beginning”, “continuing” and “ending”. Thus it is determined the prominent specialties of the melodic sections. These determinations reveal the presence of semiotic relationship between melody and makam. In this situation, melody is a “signifier” while makam is a “signified”. New terms are developed, defined and used for the analysis of melodic lines, such as “melodic domain”, “melodic function”, “central tone”, “environmental tones”, “melodic direction”, “tensional center”, “resolution center”, “supplementary tone or tones”. In this conceptual framework, it is asserted that of makam runs as a system which is determined by melodic codes and nucleic melodies.

​

Keywords makam, melody, melody-centered approach, scale-centered approach, nucleic melodies, melodic codes, semiotics, Hüseyni makam.

​

1. GÄ°RÄ°Åž

 

Makam, geleneksel Türk müzik kültürünün temel konularından birini oluÅŸturur. Yazılı kaynaklarda XIV. Yy.dan bu yana varlığı belirlenmiÅŸ olan makam kavramının, Türk müzik kültüründeki geliÅŸimi çeÅŸitli tarihsel dönemler bakımından dikkate deÄŸer yaklaşımlara sahne olmuÅŸtur. Özellikle XVIII. Yy. sonrasındaki geliÅŸmelerde, geleneksel müzik teorisi ve makam konusunun ele alınışıyla ilgili olarak belirgin deÄŸiÅŸme ve giderek de BatılılaÅŸmacı bir bakışın etkileri görülür. Günümüz dünyasında makam kavramına dayalı olarak müzik yapan kültürlerle ilgili uluslararası araÅŸtırmalarda, makam açısından baÅŸlıca iki özelliÄŸin öne çıkarıldığına tanık olunmaktadır: (i) Teorik/yapısal özellikler, (ii) Uygulamayla/iÅŸleyiÅŸle ilgili özellikler. Makam konusunun ele alınışında; ‘ezgi kalıbı’ (melodic formulae) (Powers, 1958), ‘ezgisel çekirdek’ (melodic nucleus) (Pacholczyk, 1978; 1996), ‘kalıp motif ve cümleler’ (stereotyped motives and phrases) (Signell, 1977; 2006), ‘perde hiyerarÅŸisi’ (pitch hierarchy), ‘aralık sıralanışı’

(intervallic ordering), ‘icra kuralları’ (performance rules) (Aoyagi, 2001), ‘baÅŸlama ve bitiÅŸ kalıpları’ (opening and concluding/closing patterns) (Idelsohn, 1992; Pennanen, 1997) gibi kavramlar üzerinden yapı ve uygulamaya iliÅŸkin boyutlara dikkat çekildiÄŸi görülmektedir. Makam açısından daha çok ‘düşünsel müzik’ ve ‘teorik müzik’ (musicaspeculativa/musica theorica) alanları içinde deÄŸerlendirilen ‘yapı’ kavramı baÅŸlıca aralık düzenleniÅŸleriyle ilgilenmektedir. Uygulama/iÅŸleyiÅŸ, ‘pratik müzik’ (musica practica) ise doÄŸrudan ‘ezgi’ ve ‘seyir/hareket’ kavramlarıyla ilgili olup, müziÄŸin gerçekleÅŸme alanını oluÅŸturur. Bu çalışmada, makamın ‘yapı’ yönünü öne çıkaran yaklaşımlar ‘dizi-merkezli’ olarak deÄŸerlendirilirken, ezgi ve ezgisel harekete vurgu yapanlar da ‘ezgi-merkezli’ olarak deÄŸerlendirilmektedir. Son yıllarda makam pratiÄŸini anlamaya dönük eÄŸilimlerin günümüz etnomüzikoloji ve müzikoloji çevrelerinde ağırlık kazanmasıyla birlikte makam ile ezgi arasındaki baÄŸların anlaşılmasına dönük araÅŸtırmaların sayısında da bir artış olduÄŸu, dolayısıyla ‘ezgi-merkezli yaklaşımlar’ın giderek önem kazandığı gözlenmektedir (Aoyagi, 2001; Pennanen, 1997; Marcus, 1989; Levin, 1984; Pacholczyk; 1978, 1996). Bu yaklaşım ve deÄŸerlendirmeler ışığında makamın, biri ‘yapısal düzenlenme’, diÄŸeri ise ‘ezgisel gerçekleÅŸtirilme’ olmak üzere iki yönlü bir kavram olarak anlaşıldığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

ÇeÅŸitli kültürlerde makam ve ezginin, ‘kullanılış’ ve ‘anlam’ bakımından birbirilerinin yerine geçebilen kavramlar oldukları

görülüyor. Makam ve ezgi arasındaki bu iliÅŸkililik ve hatta özdeÅŸleÅŸim, bu makalede tartışılacak bazı sorulara temel oluÅŸturmaktadır. ‘ÇaÄŸrıştırdıkları’ itibariyle makam ve ezgi aynı ÅŸeyler midir? Somut olarak ezgi varken makam kavramına

neden ihtiyaç duyulmaktadır? Makam, ezgide belirli özellikler bulunmasının mı bir ifadesidir? O halde bir makam nasıl

belirlenir? Dizi ölçütü makamın anlaşılması ve tanınması bakımından yeterli bir unsur mudur? DeÄŸilse makam için dizi ve

ezginin öncelik ve belirleyicilikleri nelerdir? Makamın, ezgilerin ÅŸekillenmesini saÄŸlayan iÅŸlevsel özellikleri olduÄŸundan söz

edilebilir mi? EÄŸer öyleyse, makamsal iÅŸlevler nelerdir? Makam, tanınmasını saÄŸlayan “çekirdek ezgiler”e sahip midir?

Makamı bir ‘ezgisel kod sistemi’ olarak anlamak ve deÄŸerlendirmek mümkün müdür? Bu makalede geçmiÅŸten günümüze makam kavramının ortaya çıkışı ve günümüze geliÅŸiyle birlikte ileri sürülen çeÅŸitli yaklaşımlara da deÄŸinilerek, makamın ezgiler üzerinden anlaşılması için analizler yapılması ve bu analizlerden çıkan sonuçlar Ä±ÅŸÄ±ÄŸÄ±nda yeni bir yaklaşım geliÅŸtirilmesi amaçlanmaktadır. Makam-ezgi iliÅŸkisi üzerinde yoÄŸunlaÅŸan bu araÅŸtırmada analiz yapılacak makam, Türk müzik kültürü ve repertuarında tarihsel ve geleneksel olarak önemli bir yer tutmuÅŸ olan Hüseyni makamıdır.

​

2. KAVRAM OLARAK MAKAM

 

Türk ve Arap müziklerinde temel bir kavram olarak yer alan makam, Arapça ‘kama’ sözcüğünden gelmektedir. ‘Kalkma, ayakta durma’ anlamına gelen bu sözcükten türetilmiÅŸ olan makam, ’durulan, bulunulan yer’ demektir. XIV. Yy.a dek Türkler, makam sözcüğün yerine, aslında ‘ezgi’ anlamı da olan kök, küğ, küy gibi sözcükler kullanmışlardır. XIV. Yy.da Maragalı Abdülkadir’le birlikte kullanımına baÅŸlanan makam sözcüğü , özellikle XV. Yy.dan itibaren geliÅŸme gösteren Türkce/Osmanlıca kaynaklarla birlikte Türk müzik kültüründe de yaygınlaÅŸmaya baÅŸlar. Makam öncesinde daire, perde, guÅŸe (köÅŸe), ÅŸed gibi kavramların, makam sözcüğü yerine kullanıldığı görülür. Maragalı, Camiü’l-Elhan adlı eserinde (Sezikli, 2007:170): “sanatkârlar… on iki makama, on iki perde derler … Bu meÅŸhur dairelere eskiler ÅŸudud (ÅŸedler) da demiÅŸlerdir. Sonrakiler makamlar veya köÅŸeler demiÅŸlerdir” ifadesiyle bu iliÅŸkililiÄŸi açık bir ÅŸekilde ortaya koyar. Süreç içinde devir, daire ve ÅŸed terimleri belirli yönleriyle tarihe mal olurken, makam terimi Türk; maqam, Arap; mugam, Azeri ve maqom (veya maqam), Özbek, Tacik ve Afgan müzik kültürlerinde halen kullanılmayı sürdürmektedir. ‘GuÅŸe’ (köÅŸe) terimi de günümüz Ä°ran müzik kültüründe, ‘dastgah’ içinde yer alan müstakil eserler anlamında, halen kullanılan bir terimdir (Farhat, 2004: 22).

​

Tarihsel kaynaklar, makam kavramının ele alınışı bakımından iki temel görüş sergilemektedir. Lâdikli’nin ‘ilim erbabı’ ve ‘iÅŸ erbabı’ olarak nitelendirdiÄŸi ve teorisyenler ile icracılar arasındaki farka iÅŸaret eden vurgulama dikkat çekicidir. Bu temel ayrım, Türk müziÄŸi tarihine ışık tutan yazılı kaynaklarda hâkim olan görüşlerin sınıflandırılmasında oldukça iÅŸlevsel görünürler (O.M.Öztürk, 2008). Buna göre teorisyenliÄŸi önceleyen ‘ilim erbabı’ okulun ‘aralık’ kavramını temel aldığı ve makamı da bir ‘aralık konfigürasyonu’ olarak ortaya koydukları görülüyor. ÖrneÄŸin Urmiyeli Safiyüddin (Arslan, 2008), Hüseyni olarak adlandırdığı ‘daire’yi, ÅŸu perde ve aralık yapısıyla açıklamaktadır (Åžekil-1):

​

       

Şekil 1 Urmiyeli Safiyüddin'de Hüseyni dairesinin perde ve aralıkları.

A-YH: Perdeler, C: Mücenneb aralığı, T: Tanini aralığı.

​

‘Ä°ÅŸ erbabı’ ise seyir kavramını temel alarak makamı, ‘aÄŸaz’ ve ‘karar’ perdeleri arasında geliÅŸen bir ezgi olarak, perde isimleriyle anlatmaktadır. XVI. Yy. yazarlarından Kadızade Tirevi, Hüseyni makamını ÅŸu ÅŸekilde tarif eder (Uygun, 1990: 36): “Hüseyni oldur ki aÄŸaze hanesi … Pençgâh hanesi üstündedir. Ol hanede aÄŸaze idub aÅŸaÄŸa gidub Pençgâh, Çargâh ve Segâh hanelerin seyr idub inub Dügâh hanesinde karar ider.” Ä°lim erbabı ve iÅŸ erbabı olarak nitelendirilen bu üslup ayrımlarında, ‘müzik matematiÄŸi’ konusu ve bunun teori içindeki ağırlığı açık bir etken görünümündedir. Ä°lim erbabı teorisyen-icracılarda müzik matematiÄŸi, ‘riyazî ilim’ler arasında sınıflandırılan müziÄŸin teorisi bakımından öncelikli ve geniÅŸ kapsamlı bir konu durumundadır. Oysa iÅŸ erbabı icracılar, teoriyi anlatırken içinde matematik konularına neredeyse hiç deÄŸinmezler ve müziÄŸi daha çok pratik yanı üzerinden açıklamayı tercih ederler. Her iki üslupta da göze çarpan en önemli özellik, makamın ‘baÅŸlangÄ±ç’ ve ‘bitiÅŸ’ine yapılan atıflardır. Sözgelimi Lâdikli

Mehmet Çelebi, Hüseyni makamı için inceden kalına doÄŸru verdiÄŸi T T C C aralık diziliÅŸiyle ilgili olarak “bunun baÅŸlangıç noktasının görüş birliÄŸiyle tiz olması gerekir” (Tekin, 1999:188) demektedir. Belirtilen aralık kalıbının Dügâh üzerindeki yerleÅŸimi incelendiÄŸinde aralıkların tiz ucunda Hüseyni perdesinin yer aldığı görülür. Bu perde XV. Yy.da aynı zamanda ‘ÅžeÅŸgâh’

olarak da anılmaya devam etmektedir. Bu yüzyıl yazarlarından Hızır bin Abdullah’ın saydığı ve sekizliyi oluÅŸturan perdeler,

günümüz notasyonuna şu şekilde aktarılabilir (Şekil-2):

​

 

Åžekil 2 Hızır bin Abdullah'ta 'mastar'ı (sekizli) oluÅŸturan ‘sıra sayılı’ perde adları.

 

XV. Yy.dan itibaren çeÅŸitli kaynaklarda tanık olunduÄŸu gibi ‘sıra-sayılı perde adlandırması’ yöntemi ile bazı makam adlarının ‘aynı anlamda’ ve birbiri yerine kullanıldığı anlaşılıyor. Sözgelimi Pençgâh, Isfahan ve Neva aynı perde için kullanılan farklı isimler olarak edvarlarda yer alırlar. Burada ortaya yanıtlanması gereken bir soru çıkmaktadır: neden bazı perdeler, sıra-sayılı sistemdeki adlarını yitirerek, makamlara özgü adlarla anılır olmuÅŸlardır? Bu baÄŸlamda Yegâh’ın Rast, Pençgâh’ın Isfahan veya Neva, ÅžeÅŸgâh’ın Hüseyni, Heftgâh’ın Hisar ve HeÅŸtgâh’ın da Gerdaniye olarak adlandırılmalarının gerekçesi ne olabilir? Daha önce Öztürk (2010) tarafından açıklandığı gibi ilim erbabı çevreler için Hüseyni, sadece bir ‘aralık sıralanışı’ veya ‘kalıbı’dır. Safiyüddin’den bu yana bu okul üyeleri, Hüseyni’yi beÅŸli bir cins olarak, inceden kalına doÄŸru sıralanan T T C C aralıklarıyla göstermektedirler. Teorik olarak bu aralık kalıbı, devir anlayışının temel ses sistemini oluÅŸturan ‘on sekiz tabaka’ üzerine yerleÅŸebilir durumdadır. Oysa müziÄŸin ‘pratik’ yanında, özellikle de sazendeler açısından, belirli cinsler, ancak ‘belirli’ yerlerde ve hatta daha çok da ‘alışıldık/bilindik’ ‘konumlarda/pozisyonlarda’ icra edilmektedirler. Ä°ÅŸte bu noktada, ÅžeÅŸgah’ın Hüseyni olarak anılmasındaki anahtarın, ‘makam’ kavramı ve onu açıklamak üzere baÅŸvurulan kavramsallaÅŸtırmada bulunduÄŸu görülür. Bu baÄŸlamda makamsal baÅŸlangıç, bu deÄŸiÅŸim-dönüşümde anahtar bir nitelik taşır. Aslında bir beÅŸli cins ve aynı zamanda da ‘devir’ olan Hüseyni, baÅŸladığı (aÄŸaz ettiÄŸi) yere, bu karakteristiÄŸini yansıtacak ÅŸekilde ‘adını vermiÅŸtir’. Daha doÄŸrusu Hüseyni makamında ezgiler seslendiren icracılar için Hüseyni, teorisyenlerin gösterdiÄŸi aralık diziliÅŸinden ziyade, Hüseyni’nin makamsal olarak ‘baÅŸladığı yer’deki perde haline gelmiÅŸtir. Böylece baÅŸlanılan yerdeki bu perde, sıra-sayılı yöntemde ÅžeÅŸgâh olan adını zaman içinde yitirmiÅŸ, onun yerine de Hüseyni adı

kullanım ve benimseme bakımından yaygınlaÅŸmıştır. Cins ve makam adlarının baÅŸlanılan yere adını vermesi konusunun bir baÅŸka güclü örneÄŸini Yekgâh ve Rast deÄŸiÅŸimi oluÅŸturur. ‘Birinci yer’ anlamına gelen Yekgâh, Rast makamının baÅŸlangıç ve bitiÅŸinin gerçekleÅŸtiÄŸi perdedir. Bu özellik zaman içinde bu perdenin Rast olarak anılmaya baÅŸlandığını göstermektedir: “Sual iderlerse kim Rast ile Yikgah arasında fark nedir ve her birisi neden malum olur. Cevap ÅŸöyledir kim Rast didigün bir makamdur kim girü kalan makamlar gibi amel ile zahir olur… Amma Yikgah bir noktadur kim asl ve bünyaddür” (Özçimi, 1989: 183). Bir XV. Yy. kaynağı olan Kitab-ı Edvar yazarı Hızır bin Abdullah, Yekgâh’ın bir perde (nokta), Rast’ın ise bir makam olduÄŸunu açıkça ifade etmektedir. Ayrıca makamın goÅNrünüşünün/ortaya çıkışının (zahir olma) ‘uygulama (amel) ile’ saÄŸlanabileceÄŸini vurgulaması da makam-ezgi iliÅŸkisi bakımından son derece dikkat çekicidir. Perde-makam iliÅŸkisi için bir baÅŸka önemli göstergeyi de, Hüseyni ile olan koÅŸutluÄŸu nedeniyle ‘Uzzal’ oluÅŸturmaktadır. Uzzal, ilim erbabında tam beÅŸli içinde inceden kalına doÄŸru sıralanan T C T C aralıklarının adıdır. Maragalı Abdülkadir, Cami’ül-Elhan adlı eserinde ÅŸu tanımı vermektedir: “Uzzal beÅŸ ses olup, Hicazi cinsine tanini aralığının eklenmesiyle oluÅŸur” (Sezikli, 2007: 180). Bu tanini aralığı, ilim erbabı kaynaklarda aynı zamanda ‘Dügâh ÅŸubesi’ olarak da anılmaktadır. Lâdikli Mehmed Çelebi’nin Fethiyye adlı eserine göre Uzzal’ın; “… önceki bilginlerce tiz uçta bulunan tanini aralığıyla birlikte Hicazi olduÄŸu belirtilir. Bunun bu bilginlerce Dügaâh olduÄŸuna ve bitiÅŸ noktasının Hicazi olduÄŸuna da inanılır ki iki ucunun arası beÅŸli aralığıdır” (Tekin, 1999: 166). Ancak bu ÅŸubenin baÅŸladığı yer Dügâh’ın kendi perdesi deÄŸil, tıpkı Hüseyni’de olduÄŸu gibi ÅžeÅŸgâh perdesidir. ÅžeÅŸgâh perdesinin, ‘makamsal baÅŸlangÄ±ç’ bakımından ‘Hicaz’ yapılı makamlarda ‘Uzzal’ olarak belirtilmesi, makam adının doÄŸduÄŸu perdeye verilmesinin bir baÅŸka önemli örneÄŸi olmaktadır. ÖrneÄŸin XV. Yy. yazarlarından KırÅŸehri, Uzzal için “Uzzal aÄŸaz ide, ine Acem anda karar ide” (DoÄŸrusöz, 2007: 38) derken, Uzzal’ın baÅŸlangıçta yer alışına dikkatimizi çekmektedir. Aynı

yüzyılın önemli yazarlarından Hızır bin Abdullah, Türk-i Hicaz, Nühüft gibi terkibleri tarif ederken, bunların hep ‘Uzzal yüzünden’ (Özçimi, 1989: 207) karar ettiklerini belirterek, Uzzal’ın yine Dügâh üzerindeki yerleÅŸimine iÅŸaret eder: “Uzzal oldur kim Hüseyni aÄŸaz ide ine Hicaz yüzünden Dügâh’ta karar ide” (Özçimi, 1989: 206). Görülüyor ki ÅžeÅŸgâh-Hüseyni-Uzzal iliÅŸkisi verilen örnekler bakımından, en azından XV. Yy. için son derece açık durumdadır. Bu kaynaklarda aynı perdenin, iki farklı aralık yapısında farklı isimlerle anılması ‘makamsal baÄŸlam’ bakımından dikkate deÄŸerdir. Çünkü bu ayrımlarda, birincisi ‘baÅŸlama’ (aÄŸaz), ikincisi de ‘aralık sıralanışı’ olmak üzere iki temel kavram ve ölçütün, teori ve uygulamanın örtüşecekleri bir biçimde çözüme kavuÅŸturulduÄŸu görülmektedir. Ancak zaman içinde ilgili perde, Hicaz yapılı makamlarda bile sadece Hüseyni olarak anılır olmuÅŸtur. Bu adlandırma ve ‘bilme’ tercihinde Hüseyni’nin geleneksel repertuardaki ağırlığı ve yaygınlığının belirleyici olduÄŸu kolaylıkla düşünülebilir.

​

2.1. Makam Kavramına ‘Dizi Merkezli’ Yaklaşımlar

II. Mahmut döneminde, XIX. Yy. ilk çeyreÄŸinden itibaren BatılılaÅŸma yönünde atılan adımlar, geleneksel makam ve müzik teorisi açısından önemli bir dönnüşüme tanıklık eder. Etkileri günümüze dek uzanan bu süreçte geleneksel makamlar artık, Batı’daki tonlar ve dizilerle kıyaslanmaya ve onlara benzetilerek açıklanmaya baÅŸlanırlar. Bu yaklaşımın ilk ve tipik örneklerinden biri ‘HaÅŸim Bey Edvarı’ (1852; 1864) olarak da bilinen ‘mecmua’dır. Buradaki tariflerinde HaÅŸim Bey, geleneksel yönüyle makamı ezgisel gezinme ÅŸeklinde açıklarken, ilgili makamın Batı’da hangi tonaliteye karşılık geldiÄŸini de belirtme gereÄŸi duyar. ÖrneÄŸin UÅŸÅŸak makamının geleneksel seyrini anlattıktan sonra (HaÅŸim Bey, 2000: 25); “bu makam alafrangada her ne kadar la kalırsa da yine sol notaya benzerliÄŸi sebebiyle sol ton denir” ÅŸeklinde bir karşılaÅŸtırmaya yer verir. Bu geliÅŸme çizgisi, 1921 yılında Rauf Yekta’nın, Türk müziÄŸiyle ilgili olarak bir Fransız ansiklopedisi için hazırladığı uzun makaleyle sürdürülür. Bu makalede Rauf Yekta makamları ‘özel bir oluÅŸ tarzı’ olarak açıklarken, makam için de ÅŸu tarifi verir: “Kendisini teÅŸkil eden çeÅŸitli nispetlerle ve aralıkların düzenlenmesiyle

vasfını belli eden musiki skalasının hususi bir ÅŸeklidir” (1986: 67). Yekta’ya göre bir makamda bulunması lazım gelen bazı esaslı ÅŸartlar da vardır (1986: 67): “1. TeÅŸkil edici unsurlar, 2. Ambitus, 3. BaÅŸlangıç, 4. Güclü, 5. Karar perdesi, 6. Seyir ve tam karar.” Makamlar için örnek birer ezgi notası da veren Rauf Yekta’yla birlikte Türk müziÄŸi makam teorisi, belirli yönleriyle Batılı kavram ve kurallara baÄŸlı hale getirilmiÅŸ olur. HaÅŸim Bey’in anlayışına koÅŸut olarak Rauf Yekta da, Türk müziÄŸi makamlarını Batı’daki örnekleriyle karşılaÅŸtırır. Yekta’ya göre Rast makamı (1986: 69); “Avrupa musikisinin Sol Majör tonundan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.”

​

Teori düzlemindeki bu ‘BatılılaÅŸmacı’ tutumun en uç noktası, Cumhuriyet döneminde H. S. Arel’le temsil edilir. Arel, (1993: 30): “…makam bir durakla bir güclünün etrafında bunlara baÄŸlı olarak toplanmış seslerin umumi durumudur. Dizi makamın çatısını gösterir” diyerek, makamı doÄŸrudan ‘yapı’ ve dolayısıyla ‘dizi’ olarak anladığını ortaya koyar. Ä°lginçtir ki Rauf Yekta’nın çaÄŸdaşı olup, ‘farklı’ bir Türk müziÄŸi teorisi ortaya atan Abdülkadir Töre de ‘skala’ ve ‘gam’ merkezli bir bakışa sahiptir. ÖÄŸrencisi Ekrem Karadeniz’in katkılarıyla geliÅŸtirilen ve yayınlanan kuram kitabında makam (1984: 64): “… belirli aralıklarla birbirine uyan mülayim seslerden kurulu bir gam içerisinde özel bir seyir kuralı olan musiki cümlelerinin meydana getirdiÄŸi çeÅŸni” olarak tanımlanır. Karadeniz, tarifte yer alan kavramları ÅŸu ÅŸekilde açıklar (1984: 64): “1.) Önce aralıkları belirli ve yumuÅŸak seslerden meydana gelmiÅŸ bir gam vardır… 2.) Her gamın kendine göre bir seyri vardır… 3.) Her makam kendi seyrine uygun perdeleri kullanarak yine kendine mahsus bir çeÅŸni meydana getirir; bu nokta makamın doÄŸabilmesi bakımından çok önemlidir.” Görüldüğü gibi makam için ‘dizi merkezli’ anlayış Töre-Karadeniz okulunda da öncelikli bir durumdadır. Ancak Karadeniz’in ‘gam’ın yanı sıra ‘seyir’ ve ‘çeÅŸni’ kavramlarına vurgu yapması dikkat çekicidir. M. Niyazi Ayomak, Suphi Ezgi, Åžefik Gürmeric, Ä°smail H. Özkan gibi teorisyenlerde de makam için dizi yaklaşımının hep belirleyici olduÄŸu görülür (Aksoy, 1997, 2000; Öztürk, 2006).

 

​

​

 

​

 

2.1.1. Dizi-Merkezli Yaklaşımda ‘Durak’ (Tonik) ve ‘Güçlü’ (Dominant) Kavramlarının Önemi

 

BatılılaÅŸma sürecinin Türk müziÄŸi üzerindeki dönüÅŸtürücü etkilerinin en somut örneÄŸi, makam kavramına yaklaşımdaki bu ‘dizi merkezlilik’ olmuÅŸtur. H. S. Arel (1993: 31): “Dizideki seslerden her biri kendi bulunduÄŸu yere mahsus vazifeyi yapar ve makam deÄŸiÅŸmedikçe onun bu vazifesi deÄŸiÅŸmez. Her ne zaman dizideki seslerden birinin ya hüviyeti yahut vazifesi deÄŸiÅŸirse, orada mutlaka makam deÄŸiÅŸikliÄŸi vardır. Makamın deÄŸiÅŸmesine ‘geçki’ denilir” diyerek, makam, dizi ve vazife (fonksiyon) kavramlarını ‘tonalite’ye özgü özdeÅŸlikler içinde algıladığını açıkça ortaya koyar. Arel, Hüseyni makamını örnek vererek makamda dizi ‘derece’lerinin nasıl sıralandığını ve ‘vazife’lerini de ÅŸöyle açıklar (1993: 32): “Dügâh perdesi birinci derece ve durak, Segâh perdesi ikinci derece, Çargâh perdesi üçüncü derece, Neva perdesi dördüncü derece, Hüseyni perdesi beÅŸinci derece ve güçlü, Eviç perdesi altıncı derece, Gerdaniye perdesi yedinci derece ve yeden, Muhayyer perdesi sekizinci derece ve tiz durak.” Dikkat edilirse Arel, dizi için saydığı sekiz dereceden dördünü; birinci-durak, beÅŸinci-güçlü, yedinci-yeden ve sekizinci-tiz durak olmak üzere özel birer ‘vazife’ adıyla anmaktadır. Ancak Arel sonrası süreçte sistemin Åžefik Gürmeriç tarafından ‘gözden geçirildiÄŸi’ ve yeni düzenlemeler ve ‘katkı’larla geniÅŸletildiÄŸi görülür. Nitekim Gürmeriç’in öÄŸrencisi olan Ä°smail H. Özkan (1987: 73), ‘Türk Musikisinin Nazariye ve Esasları’ adlı konservatuar ders kitabı niteliÄŸindeki eserinde, Hüseyni makamı için ‘dizi dereceleri’ni ÅŸöyle örneklendirir (Åžekil-3):

Åžekil 3 Ä°smail H. Özkan'a (1987) göre Hüseyni Makamı'nın 'dizi dereceleri'.

​

Açıkça görüldüÄŸü gibi Arel sisteminde ‘durak’, Batı teorisinin ‘tonik’ derecesinin karşılığıdır ve dizinin ‘birinci derecesi’ni ifade eder. Bu ‘derece’, üzerinde tam kararın gerçekleÅŸtiÄŸi perdedir. ‘Güçlü’ ise yine Batı’daki ‘dominant’ın Türkçe’ye ‘çevirisi’ olup, makam dizisinde dörtlüyle beÅŸlinin ‘birleÅŸim yeri’ olarak belirlenir. Batı teorisinde daima beÅŸinci derece üzerinde yer alan dominant, Arel sistemindeki (UÅŸÅŸak ve Hicaz’da olduÄŸu gibi) bazı makamlar için dördüncü derece üzerinde de yer alabilmektedir. Arel sonrası süreçte makamı anlamada temel alınan bu ‘durak’ ve ‘güçlü’ kavramlarının, Türk müziÄŸinin teori ve icra alanlarına tam anlamıyla egemen olduÄŸu, benimsendiÄŸi ve yaygınlaÅŸtığı görülür. Arel sisteminde açıkça ‘sorunlu’ olan güçlü kavramına iliÅŸkin bu belirlemeye yönelik ilk ve en güçlü tepkiyi Kemal Ä°lerici gösterir. Ä°lerici, ‘yapısal’ olarak dörtlü ve beÅŸlilerin birleÅŸme yerlerinin Türk müziÄŸinde ‘güçlü’yü belirleyemeyeceÄŸini ileri sürer. Ä°lerici’ye (1981) göre durak-güçlü görevleri, ancak ezgisel iliÅŸkilerde ortaya çıkan ‘gerilme-çözülme’lerin incelenmesiyle belirlenebilirler. Nitekim Ä°lerici, Türk müziÄŸinde durak-güçlü iliÅŸkisinin daima ‘üçlü aralıklar’ içinde ortaya çıktığını analizleriyle ortaya koymuÅŸtur. Böylece Arel Okulu’nun ‘dizi’den hareketle ve Batı teorisinden ‘keserek’ geleneksel teoriye ‘yapıştırdığı’ güçlü (dominant) kavramı ve özellikle de ‘dizi içindeki yeri’ konusu, Ä°lerici tarafından ‘ezgi merkezli’ bir yaklaşımla ele alınarak, farklı bir çözüme ulaÅŸtırılır. Ä°lerici’ye (1981) göre Hüseyni makamının dizi dereceleri ve üstlendikleri ezgisel iÅŸlevler ÅŸu ÅŸekildedir (Åžekil-4):

​

 

Åžekil 4 Kemal Ä°lerici'ye (1981) göre Hüseyni Makamı'nda 'ezgisel iÅŸlevler'.

 

 

2.2. Makam Kavramına ‘Ezgi-Merkezli’ Yaklaşım

 

Gültekin Oransay, kavramsal açıdan makam sözcüÄŸünün sekiz farklı kullanımını tespit etmiÅŸtir (Durmaz ve DaloÄŸlu, 1990). Buna göre makam; (i) karar perdesi, (ii) dizi (daire), (iii) dizideki tüm perdeler, (iv) ‘edvar-ı meÅŸhure’ (meÅŸhur devirler/on iki makam), (v) perde bağı (destan, desatin), (vi) fasıl, (vii) fasıldaki ilk eser ve (viii) kalıp ezgi gibi anlamlarda kullanılabilmektedir. Sözgelimi Irak’ta (Abu-Haidar, 1988), KeÅŸmir’de (Pacholczyk, 1996) makam, ‘fasıl’ baÄŸlamında kullanılmaktadır. ÇeÅŸitli kültürlerde, makam için kullanılan deÄŸiÅŸik kavramların ise doÄŸrudan ezgi anlamına geldiÄŸi görülür (Carmi-Cohen, 1964; Tsuge, 1972). Touma, çeÅŸitli OrtadoÄŸu kültürlerinde maqam teriminin aynı zamanda bireysel doÄŸaçlama anlamına geldiÄŸini belirtir (1971: 38). Anadolu yerel müzik gelenekleri arasında ‘makam’ sözcüÄŸü ‘ezgi’ karşılığı olarak kullanılır.  Oransay’a göre: “DoÄŸu Anadolu'nun özellikle âşık geleneÄŸinde deÄŸiÅŸik bir makam kavramı olmuÅŸtur: Bu halk ozanları hepsi de tartımlı (sözgelimi 11 heceli) çeÅŸitIi koÅŸukları (özellikle kendi deyiÅŸlerini) ırlarken kullandıkları kalıplaÅŸmış geleneksel ezgilerin her birine makam adını vermiÅŸlerdir” (Durmaz ve DaloÄŸlu (Ed.), 1990: 57).  Åženel (1997) makamın, halk aÄŸzında ‘kalıp ezgi’ anlamında kullanıldığını belirterek, Oransay’ın vurguladığı gibi DoÄŸu Anadolu âşık geleneÄŸinde kullanılan makam kavramının farklılığına dikkat çeker: “… Âşık tarzı ezgiler için kullanılan ‘makam’ teriminin, Klasik Türk MüziÄŸinde kullanılan tarihi makam terimiyle hiç bir münasebeti yoktur. Kısaca tanımlamak gerekirse, ‘makam’ adı ile baÄŸlanan her isim, bir ‘kalıp ezgi’ anlamı taşır.” Bu örnekler de göstermektedir ki makamın ‘algılanması’nda ezginin baÅŸat bir rolü bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle halk kültüründe, âşıklar gibi bir anlamda profesyonel sayılacak müzisyenler arasında makamın ezgi olarak anlaşılması hususu, üzerinde dikkatle durulması gereken bir konu durumundadır. Bu algılama, makam-ezgi iliÅŸkisinin irdelenmesi bakımından da önemli bir baÅŸlangıç noktası oluÅŸturmaktadır.

 

Ezgi-makam arasında var olan baÄŸa atıfta bulunarak, makamı doÄŸrudan ezgi olarak tanımlayan ilk dikkat çekici kaynak, XVIII. Yy. teorisyenlerinden Abdülbaki Nasır Dede’dir (2006): “…makam, asıl unsurlarıyla iÅŸitildi­ÄŸinde, kendine özgü bir bütünlük, kiÅŸilik gösteren ve baÅŸ­ka parçalara bölünmesi (baÅŸka ÅŸeye benzetilmesi) mümkün olmayan ezgidir.” Kantemir, 1700’lerde kaleme aldığı ünlü eserindeki  ‘küll-i külliyat’la ilgili açıklamalarında, ‘taksim naÄŸmesi’nin özelliklerine deÄŸinirken (2001: 134-35):

 

“taksim musikiyle uÄŸraÅŸanların ilim gücüne teslim, saz çalanın ve okuyucunun iradesine havale olunur ki onlar da makamları ve terkibleri diledikleri ÅŸekilde bir araya toplayıp, güzel ve tatlı naÄŸmeler meydana getirsinler… diledikleri gibi hareket etmelerine ruhsat verilmiÅŸtir. Yeter ki makamdan makama geçerken soÄŸukluk belirmesin. Her makama güzelce girilsin ve her makamdan nezaketle incelikle çıkılsın. Taksimin naÄŸmesi sevimli ve cana yakın, makamların gerçekleÅŸtiriliÅŸi ise saÄŸlam bir zincir gibi dayanıklı görünsün”

 

diyerek ezginin belirleyiciliÄŸine vurgu yapması dikkat çeker. Kantemir’in ‘makamın gerçekleÅŸtirilmesi’ olarak nitelendirdiÄŸi ‘ezgi’ bu baÄŸlamda makam-ezgi iliÅŸkisinin en kusursuz ifadelerinden biri olmaktadır. Bu açıklamadan hareketle makamın ‘soyut’ niteliÄŸinin, ezgi ile ‘somut’laÅŸtırıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle günümüzde ‘bile’ bir makamı anlamanın en iyi yolunun, o makama ait ezgilerin dinlenilmesinden, çalışılmasından veya incelenmesinden geçtiÄŸi bilinir. Geçen yüzyılın baÅŸlarında Türk müziÄŸi dünyasının devrimci virtüözü Tanburi Cemil Bey, Rehber-i Musiki (1913) adlı eserinde (1993: 36); “Bu (makama ait) hususiyetler ise tarif ile deÄŸil, belki de makamdan bestelenmiÅŸ asarı (eserleri) iÅŸitmek, tetkik etmek gibi mesai ile anlaşılabileceÄŸi için … makamdan bir piÅŸrevin ilk hanesi ile makamın karakterini tetkik imkanının hasıl olmasını” saÄŸlamaya çalışmıştır. Modern Türk müziÄŸi teorisini kurarken, makamı ‘dizi merkezli’ bir anlayışla ele alan tüm teorisyenlerin tümü, makamı tanımlama yönündeki çabalarıyla yetinmeyip, sonuçta ‘mutlaka’ örnek eserler verme zorunluluÄŸunu hissetmiÅŸlerinde de aynı sebep etkili olmuÅŸtur. Bu baÄŸlamda Rauf Yekta her makam için birer örnek öz bestelerken, Arel, Ezgi, Karadeniz, Gürmeriç, Özkan gibi teorisyenler de tarif ettikleri makamlara özgü geleneksel repertuardan örnek eser notalarına yer verirler. Bu da göstermektedir ki teorik yanı nasıl açıklanırsa açıklansın, temelde ezgiler olmadan makamın tam olarak anlaşılabilmesi, öÄŸrenilebilmesi mümkün deÄŸildir.

Kantemir ve Nasır Dede, XVIII. Yy. için birbirini tamamlayan bir anlayışla makam ve ezgi iliÅŸkisini ortaya koymuÅŸlardır. XVIII. Yy. geleneksel Osmanlı/Türk müziÄŸi açısından aslında bir ‘yenileÅŸme’ yüzyılıdır. Bu dönemdeki yenileÅŸmelerde asıl amaç Batı’ya benzemek deÄŸil, gelenek içindeki çeÅŸitli kurumların yeni bir yapıya kavuÅŸturulmasıdır. Nitekim padiÅŸah III. Selim dönemi uygulamaları, müzik alanındaki yenileÅŸmelerin de tetikleyicisi olmuÅŸ, Nasır Dede padiÅŸahın arzusu üzerine ünlü Tetkik ü Tahkik adlı eserini meydana getirmiÅŸtir. Bundan önce ise Kantemir, geleneksel müzik açısından tam bir ‘paradigma’ deÄŸiÅŸikliÄŸi meydana getirerek, o güne dek ‘sistemci okul’a özgü kavram ve kurallarla ÅŸekillenmiÅŸ olan müzik teorisi alanını görülmedik bir yaklaşımla ve tümüyle kendine özgü bir tarzda açıklama yoluna gitmiÅŸtir (Popescu-Judetz, 2000). Kantemir, ‘eski sistem’i öÄŸrenmiÅŸ biri olarak, eserini yazmasına neden olan ÅŸartları ÅŸu cümlelerle ortaya koyar (2001: 34-35):

 

“bu ana deÄŸin makam açıklamalarını, musiki edvarını icad edip ortaya koyanlar sadece tatbikatı görmüÅŸler, ilmin kaidelerine ve kanunların ÅŸartlarına göre bir ÅŸey yazmamışlar; bir makamın nelerden meydana geldiÄŸini göstermiÅŸlerse de niçin böyle olduÄŸunu ya bilmediklerinden ya da bildikleri halde sadece tatbikatla yetinip ilmi inkâr ettiklerinden söylememiÅŸ, anlatmamışlardır. Musiki ilminin bu ana deÄŸin neden böyle kaldığını bilemem. BildiÄŸim tatbikatının son derece bayağı ve köhne, ilminin ise inkâr ve ihmal edilmiÅŸ olduÄŸudur.”

 

Bu etkileyici tanıklık da göstermektedir ki Kantemir’e dek olan dönemde müziÄŸin uygulamasında çeÅŸitli deÄŸiÅŸimler meydana gelmiÅŸ, ancak bu deÄŸiÅŸimler teori düzleminde bir karşılık bulamamıştır. Bunun doÄŸal bir sonucu olarak müziÄŸin pratik yanı, teorisinin önüne geçmiÅŸ, bu geliÅŸmeleri ifade etmek içinse yeni bir teoriye gereksinim duyulur olmuÅŸtur. Kantemir’in dile getirdiÄŸi husus, bu baÄŸlamda bu gereksinimin açık bir ifadesi olmaktadır. [1]

Makamın ezgi üzerinden anlaşılmasına dönük araÅŸtırmalarda, sanat müziÄŸi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Karl Signell’ın önemli yaklaşımlar geliÅŸtirdiÄŸi görülmektedir. Signell, Makam (1977) adlı kitabında ‘KalıplaÅŸmış motifler ve cümleler’ baÅŸlıklı bölüme ÅŸu cümlelerle baÅŸlar (2006: 122): “Yerli bir Türk musikici bir parçanın makamını çoÄŸu kez kararın duyulmasından çok daha önce, bazen sadece kısacık bir baÅŸlayıştan sonra tanıyabilir. Bu tanıma iÅŸleminin dolaysız olarak büyük ölçüde kalıplaÅŸmış motifler ve cümleler sistemine dayanmakta olduÄŸu görülmektedir.” Signell’ın ‘kalıplaÅŸmış motif ve cümleler’le ifade ettiÄŸi ezgisel özellikler, Karadeniz’in (1984) ‘çeÅŸni’ kavramı gibi hiç kuÅŸkusuz, bu makalede ileri sürülen ‘çekirdek ezgi’ kavramıyla birebir örtüÅŸmektedir. Nitekim Signell, Hüseyni makamı için ÅŸu ‘kalıplaÅŸmış motifi’ örnek olarak vermektedir (Åžekil-5):

​

 

Åžekil 5 K. Signell'a (2006) göre Hüseyni Makamı'nda 'kalıplaÅŸmış motif'.

 

Signell’ın bu makalede ele alınan ezgi merkezli yaklaşım bakımından önem arz eden bir diÄŸer kavramlaÅŸtırması da ‘merkezi perdeler’ olarak anlaşılabilecek ‘tonal centers’dır. [1] Signell’a göre (2006: 61): “Salt bir makam dizisi cansız bir iskelet gibidir. Ona can veren güç, ezgiyi ileri iten kuvvet, seyir ile saÄŸlanır… Türk kuramcıları bu konuda konuÅŸmakta geç kalmış olup onun yerine her makam hakkında özel ayrıntıları vermeyi yeÄŸlemiÅŸlerdir…”. Signell (2006), herhangi iki makam arasındaki ayrımın baÅŸlıca; 1. Aralık yapısı, 2. Merkezi perdelerin sıralanışı, 3. Geçki, 4. KalıplaÅŸmış ezgiler ve 5. Doku (tessitura) kavramları ile saÄŸlanabileceÄŸini ileri sürmektedir.

​

3. HÜSEYNÄ° MAKAMININ Ä°NCELENMESÄ°

 

Günümüzden tam 310 yıl önce KantemiroÄŸlu, Hüseyni makamıyla ilgili olarak ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yapar (2001: 62):

 

“Hüseyni denen makam tam perdelerin makamları arasında üstünlüÄŸü ve sözü geçerli oluÅŸuyla mühim bir yer tutar ve benim gözümde öteki bütün makamlardan daha yüce, üstün, deÄŸerli, azametli ve büyüktür. Bu yüzden bütün makamlar ve terkibler ona uyup baÄŸlanmaktan gocunmazlar, utanmazlar.”

 

Buna ek olarak Kantemir; “Dikkatle bakılacak olursa yarım perdelerden çıkan bütün makamların Hüseyni makamından doÄŸduÄŸu görülür. Çünkü her yarım perde makamından yarım perde kaldırılır ve onun yerine tam perde konursa, Bayati makamından baÅŸka hepsinin Hüseyni makamına dönüÅŸtüÄŸü görülür” demektedir (2001: 65).

 

Kantemir’den yaklaşık iki yüz yıl sonra ise, geleneksel makam ve armoni araÅŸtırmalarına temel olarak Hüseyni makamını seçen K. Ä°lerici de Hüseyni makamını ‘ana dizi’ olarak seçmesinin gerekçelerini ÅŸöyle sıralar (1984:1):

 

“1.) Bütün Türk dizilerini kendisinden üretebiliriz, 2.) Bütün aralıklarımız kendisinde ve deÄŸiÅŸik biçimlerinde vardır, 3.) MüziÄŸimizle ilgili ezgisel ve uygusal… bütün sorunlarımızı kendisi ile çözebiliriz, 4.) Ulusumuz karakterinin bir aynası olup, ulusca beÄŸenilmiÅŸ, sevilmiÅŸ uzun ve kırık havaların çokluÄŸu, onunla seslendirilmiÅŸtir.”

 

Her ikisi de Türk müziÄŸi alanına teori çerçevesinde yeni birer paradigma kazandırmış olan bu iki besteci-kuramcının da iÅŸaret ettikleri gibi Hüseyni makamı, makam ve ezgi iliÅŸkisi bakımından geleneÄŸi temsil kapasitesi yüksek bir makamdır. Bu özelliÄŸiyle de geleneksel müzik kültürüne damgasını vurmuÅŸ makamların başında gelmektedir. Makamı anlamak ve makam-ezgi baÄŸlamını belirlemek amacındaki bu araÅŸtırmada da Hüseyni makamı temel alınmaktadır. Bu seçimde tarihsel ve güncel olarak Hüseyni makamının halk ve sanat müziÄŸi repertuarlarındaki ağırlığı özellikle dikkate alınmıştır.

 

3.1. Ezgi Analizleri Ä°çin Ä°zlenen Yöntem

 

Analizler için izlenen yöntem öncelikle ezgilerin nasıl baÅŸladıkları, nasıl devam ettikleri ve nasıl bittiklerine iliÅŸkin tespit ve gözlemlere dayandırılmıştır. Makamsal yapılar için baÅŸlangıç ve bitiÅŸlere (Pennanen, 1997; Pacholczyk, 1996; Idelsohn, 1992) dikkat çeken çalışmalarda da benzer yaklaşımlar görülmekle birlikte, bu çalışmada izlenen yöntemin öncelikleri ve hareket noktaları farklıdır. Öncelikle geleneksel müzik repertuarında bulunan Hüseyni makamına ait çeÅŸitli türlerdeki eserlerden (türkü, ÅŸarkı, Mevlevi Ayini, ilahi, saz semaisi, peÅŸrev, zeybek, halay, sirto, longa, vb) örnekler seçilmiÅŸtir. Seçilen bu örnekler; ezgisel baÅŸlangıçları, devamları (veya geliÅŸmeleri) ve kararları bakımından sınıflandırılarak, makam için tipik baÅŸlama, devam ve bitiÅŸ grupları oluÅŸturulmuÅŸtur. Bu gruplar içinde dikkat çeken ‘ezgisel yönelimler’ belirlenerek, tanınabilen ezgi kesitlerine ayrılmışlardır. Bu kesitlerde ‘merkez’ niteliÄŸi taşıyan sesler yardımıyla merkez-çevre ses ayrımları yapılmış, iliÅŸkileri incelenmiÅŸtir. Merkez sesler, çevrelerindeki seslerin kendilerine doÄŸru yöneldikleri veya üzerinde belirgin duruÅŸlar yapılan sesler olarak iÅŸaretlenmiÅŸ ve ezginin bu ses çevresindeki ‘hareket’i gözlenmiÅŸtir. Böylece incelenen örneklerde belirli ‘ezgi alan’ları ve bu alanlar içinde geliÅŸen ‘ezgisel iÅŸlev’lerin var olup olmadıkları araÅŸtırılmıştır.

 Gözleme dayalı olarak izlenen bu yöntemin uygulanmasında bazı yeni kavramlara gereksinim duyulmuÅŸtur. Bu amaçla ‘ezgi alanı’, ‘ezgisel iÅŸlev’, ‘merkez ve çevre sesler’, ‘ezgisel yönelim’, ‘gerilme merkezi’, ‘çözülme merkezi’, ‘tamlayıcı’ gibi terimlere baÅŸvurulmuÅŸtur. ‘Ezgi alanı’; oluÅŸturulan ezgi kesitleri içindeki en kalın ve en ince sesler arasında kalan ses sahasıdır. ‘Ezgisel iÅŸlev’; çevre ve merkez sesler arasında geliÅŸen ezgisel ‘gerilme-çözülme’ iliÅŸkilerini tanımlar. ‘Merkez ses’; çevresindeki sesleri kendisine tabi kılan, ezgisel olarak merkezde olan sestir. ‘Çevre sesler’; merkez sesin etrafında yer alan ve merkeze doÄŸru yönelen, ezgi oluÅŸturucu seslerdir. ‘Ezgisel yönelim’; merkez ve çevre sesler arasında geliÅŸen çıkıcı-inici-durucu niteliklerdeki hareketlerdir. ‘Gerilme merkezi’; ezgi alanı içinde, merkeze sese göre gerilme iÅŸlevinin gerçekleÅŸtiÄŸi, ‘yürüyücü’ nitelikteki perdeyi gösterir. ‘Çözülme merkezi’; ezgisel gerilmenin çözüme ve karara kavuÅŸtuÄŸu, ‘durucu’ nitelikteki perde demektir. ‘Tamlayıcı’ [1] ; tam karar hissini pekiÅŸtiren ve karar kesitlerinde kararın alt veya üstünde yer alabilen, gerilmeyi karara ‘götüren’, ‘taşıyan’ sestir. ‘Süsleyiciler’ ise çevre sesler arasında yer almadığı halde ezgi içinde kullanılan, ezgiyi ‘süsleyen’ seslerdir. ÇoÄŸunlukla merkez konumdaki sesin üst ve alt dörtlüsü veya beÅŸlisi gibi aralıklarda yer alırlar. (Åžekil-6).

​

 

Åžekil 6 Hüseyni Makamı'nda, Hüseyni perdesi merkezli 'ezgisel alanlar' ve perde iÅŸlevleri.

 

3.2. Hüseyni Makamındaki Ezgilerde Gözlenen BaÅŸlangıçlar

 

Hüseyni makamındaki eserler baÅŸlangıçları bakımından bir sınıflandırmaya tabi tutulduÄŸunda, bazı karakteristik grupların ayırt edilebildiÄŸi görülmektedir. ‘Makamsal baÅŸlangıç’, sahip olduÄŸu perde dizilimi içinde ezginin baÅŸladığı ‘yer’i, ‘konum’u ifade etmektedir. Bu kavram, ‘ezgisel baÅŸlangıç’tan farklı bir kavram durumundadır. Çünkü ezgisel baÅŸlangıçta, ezginin ‘baÅŸladığı ses’ temel durumdadır. Oysa makamsal baÅŸlangıç, ezginin ‘konumsal’ yönüne vurgu yapar. Böylece aynı konumda, farklı seslerle baÅŸlangıçların mümkün olabildiÄŸi ortaya çıkmaktadır. AÅŸağıdaki karakteristik gruplandırmalar, Hüseyni makamının baÅŸlangıçları bakımından geleneksel repertuarda rastlanan baÅŸlıca tipleri göstermektedir.

 

3.2.1. Hüseyni Perdesiyle BaÅŸlangıç (Åžekil-7):

​

 

Åžekil 7 Hüseyni perdesiyle yapılan baÅŸlangıçlar.

 

Bu örneklere dikkat edildiÄŸinde makama ait ezgi baÅŸlangıcının doÄŸrudan Hüseyni perdesiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸi görülmektedir.

 

3.2.2. Hüseyni Perdesinin Alt-Ezgi Alanıyla BaÅŸlangıç

 

3.2.2.1. Neva Perdesinden Hüseyni’ye Yönelme (Åžekil-8):

 

Bu örneklere dikkat edildiÄŸinde makama ait ezgi baÅŸlangıcının doÄŸrudan Hüseyni perdesiyle gerçekleÅŸtirildiÄŸi görülmektedir.

​

 

 Åžekil 8 Neva perdesinden Hüseyni'ye yönelen baÅŸlangıçlar.

 

Bu örneklerde makamsal baÅŸlangıç (ezginin baÅŸlama yeri, konumu) yine Hüseyni perdesi üzerinde gerçekleÅŸmekte, ancak ezgiler Hüseyni’ye yönelen Neva perdesiyle baÅŸlamaktadır. Böylece Neva perdesinin, Hüseyni baÅŸlangıç için bir ezgi alt basamağı olarak kullanıldığı görülüyor.

 

3.2.2.2. Çargâh ve Neva Perdelerinden Hüseyni’ye Yönelme (Åžekil-9):

 

Bu örneklerde makamsal baÅŸlangıç (ezginin baÅŸlama yeri, konumu) yine Hüseyni perdesi üzerinde gerçekleÅŸmekte, ancak ezgiler Hüseyni’ye yönelen Neva perdesiyle baÅŸlamaktadır. Böylece Neva perdesinin, Hüseyni baÅŸlangıç için bir ezgi alt basamağı olarak kullanıldığı görülüyor.

​

 

Åžekil 9 Çargâh ve Neva'dan Hüseyni'ye yönelen baÅŸlangıçlar.

 

Çargâh ve Nevâ perdeleriyle Hüseyni’ye yönelen bu örnekler, halk ve sanat müziÄŸine özgü repertuarlardaki Hüseyni baÅŸlangıçlar için sayısal çoklukları nedeniyle önemli bir sınıf oluÅŸturmaktadırlar. Bu baÅŸlangıçlarda Çargâh ve Nevâ, ezgilerin özelikle giriÅŸ kısımlarında Hüseyni’ye doÄŸru çıkan alt ezgi basamakları durumundadır.

 

3.2.2.3. Dügâh Perdesinden Hüseyni’ye Yönelme (Åžekil-10):

 

Åžekil 10 Dügâh perdesi ve çevresinden Hüseyni'ye yönelen baÅŸlangıçlar.

 

Dügâh perdesi veya çevresindeki seslerle baÅŸlayan bu örnekler Hüseyni baÅŸlangıç için, üzerinde dikkatle durulması gereken bir kategori oluÅŸturmaktadır. Dügâh perdesiyle baÅŸlangıcın önemi kuÅŸkusuz Hüseyni makamının ‘karar perdesi’ olmasından kaynaklanır. Geleneksel repertuarda birçok makamla ilgili olarak karşılaşılan bu temel özellik, yani herhangi bir makama, ilgili makamın karar perdesinden baÅŸlamanın, çeÅŸitli yönleriyle üzerinde durulmasını gerektiren nitelikleri bulunmaktadır.

 

3.2.2.3.1. Karar Perdesi Olarak Dügâh’ın Ä°ÅŸlevleri

 

Karar perdesi, geleneksel müzikte, makamın en önemli perdesi durumundadır. Nitekim makam konusuyla ilgili yüzyıllar içinde ortaya çıkan geliÅŸmeler de dikkatle incelendiÄŸinde, özellikle KantemiroÄŸlu’ndan itibaren, yani XVIII. Yy. baÅŸları itibariyle makam sınıflandırmasında öne çıkan temel ölçütün, karar perdesi olduÄŸu görülür. Bu anlayış, günümüzdeki makam anlayışı ve yaklaşımlarında da birincil ölçüt durumundadır. Buna göre makamlar, her ÅŸeyden önce üzerinde durdukları, tam bir bitiÅŸ duygusu yarattıkları perdeler olan karar perdelerine göre sınıflandırılır ve incelenirler. Bu nedenle de karar perdesi, makamlar için onların ses sistemi içindeki ‘yerleÅŸimlerine’ de referans oluÅŸturması nedeniyle, diÄŸer tüm perdelerden daha öncelikli bir konum ve deÄŸer taşır.

 

Makamsal baÅŸlangıç açısından karar perdesini önemli kılan nedir? Bu sorunun yanıtı kuÅŸkusuz geleneksel müziÄŸin en önemli ‘icra karakteristiklerinden’ birini oluÅŸturan ‘dem’ kavramında yatmaktadır. Dem, en yalın tanımıyla geleneksel müzikte icra edilen herhangi bir ezgiye ‘karar sesi’ ile eÅŸlik edilmesini ifade eder. Bu eÅŸlik yaylı ve nefesli çalgılarda sürekli dem sesi üretilmesi, telli çalgılarda karar perdesi üzerinde yapılan usullü veya usulsüz vuruÅŸlar veya daha genel bir özellik olarak da tüm çalgı tipleri için dem ezgi kalıbıyla (ostinato) gerçekleÅŸtirilir. Demle, karar perdesinin vurgulanmasıyla baÅŸlanan ezgi, makamın baÅŸlangıcının gerçekleÅŸeceÄŸi perdeye yönelinmesiyle iki iÅŸlevli bir özellik kazanmış olmaktadır. Kararla baÅŸlangıç sayesinde ezginin daha giriÅŸ kısmında, makamın karar ve aÄŸaz perdelerinin her ikisinin birden gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olduÄŸu görülmektedir. Bu tip baÅŸlangıçların yalnızca makamsal aÄŸazın deÄŸil, aynı zamanda geleneksel ezgi formlarının deÄŸerlendirilmesi bakımından da son derece karakteristik bir yapıyı temsil ettiÄŸine de burada deÄŸinilebilir. Geleneksel repertuarda çokça örneklerine rastlanan bu baÅŸlangıçların, form açısından doÄŸrudan bir ‘ezgi kesiti’ olarak deÄŸerlendirilebileceÄŸi örneklerin sayısı bir hayli fazladır (Åžekil-11):

​

 

Åžekil 11 Ezgiye, 'dem' niteliÄŸi taşıyan 'karar perdesi' çevresindeki kesitle baÅŸlama: “AkÅŸam olur” türküsü (Sivas).

​

Bu çok karakteristik türküde görüldüÄŸü gibi makamsal baÅŸlangıç, form açısından iki kesite bölünmüÅŸ; önce karar perdesi çevresinde geliÅŸen bir ezgi kesiti, dem veya ostinato iÅŸlevli bir ezgiyle ÅŸekillenmiÅŸ ve hemen ardından makamın asıl özelliÄŸinin sergilendiÄŸi ve makama özgü olan ‘aÄŸaz’ kesiti gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Buradan da tipik Hüseyni ‘karar’la ezgi, Hüseyni’den Dügâh’a yönelmiÅŸtir. Bu örnekten de açıkça görülebildiÄŸi gibi ‘makamsal baÅŸlangıç’ın uygulama alanında ortaya koyduÄŸu farklı seçenekler, ezgilerin çeÅŸitli kesitler içinde geliÅŸmesine olanak sunmaktadır. Ancak makam hissini asıl geliÅŸtiren ezgisel sıralanışlar, makamın doÄŸuÅŸunu saÄŸlayan ‘baÅŸlama (aÄŸaz) perdesi’ne yöneliÅŸleriyle hangi makamda olunduÄŸunu açıkça ortaya koymaktadırlar.

 

Bu özellik, ezgiler arasındaki görülme sıklığı bakımından da en dikkat çekici ‘baÅŸlama’ sınıflarından biri olmaktadır. Pratikte daha çok Dügâh’tan Hüseyni’ye tam beÅŸli aralık atlamasıyla gerçekleÅŸtirilen bu özelliÄŸin, Tanburi Cemil Bey’in ‘Çeçen Kızı’ ezgisinde olduÄŸu gibi ardışık seslerle çıkıcı olarak Hüseyni’ye yöneldiÄŸi de olur. Bu nedenle Hüseyni makamında Dügâh perdesiyle baÅŸlamanın aslında karar perdesinden baÅŸlangıç (aÄŸaz) perdesine yönelme olarak anlaşılması gerektiÄŸi açıktır. Bu yaklaşımın, salt Hüseyni için deÄŸil, diÄŸer makamlar için de kullanışlı bir sınıflandırma ölçütü oluÅŸturabileceÄŸi düÅŸünülmektedir. [1] Hüseyni makamına ait bu tipik baÅŸlangıçlar arasında ‘Segâh’ perdesiyle baÅŸlama gibi bir seçeneÄŸin, geleneksel ezgiler arasında ‘hiç’ yer almaması, Hüseyni makamı bakımından dikkat çekici bir özelliktir. Tarihsel kaynaklarda da açıklandığı gibi Segâh-Hüseyni aralığı uyumsuz bir aralık olarak kabul edildiÄŸinden, Hüseyni makamında bu aralıkla baÅŸlamaya iliÅŸkin hiçbir örnek görülmemektedir.

 

3.2.3. Hüseyni Perdesinin Üst-Ezgi Alanıyla BaÅŸlangıç

 

Hüseyni perdesinin üst bölgesinde, ‘ana perdeler’ olarak Eviç, Gerdaniye ve Muhayyer perdeleri yer alır. Hüseyni makamının bu tiz bölge perdeleriyle baÅŸlangıçları, önceki kategoriye oranla daha az örneklere sahiptir. Bunun en önemli sebebi, aslında tiz bölgedeki perdelerle baÅŸlangıcın, ‘Hüseyni ailesi’ olarak deÄŸerlendirilebilecek Gerdaniye, Muhayyer, Gülizar gibi makamlara özgü özellikler taşımalarıdır. BaÅŸka bir deyiÅŸle Hüseyni, temelde ‘beÅŸli’ aralığına sahip özel bir cins olarak, beÅŸliyi aÅŸan ses alanlarında, baÅŸka makamlara ‘dönüÅŸen’ bir nitelik kazanmaktadır. Sözgelimi Gerdaniye perdesinin belirtilerek Hüseyni perdesine yönelen ve bu perde üzerinde geçici bir ‘kalış’ gösteren ezgiler, Hüseyni makamına deÄŸil, Gerdaniye makamına iÅŸaret ederler. Aynı özellik Muhayyer makamı için de geçerlidir. EÄŸer bir ezgi Muhayyer perdesini belirgin bir biçimde ‘gösteriyor’, bu perde üzerinde geçici kalış niteliÄŸi taşıyacak ‘duruÅŸlar’ sergiliyor ve buradan Hüseyni perdesine yönelerek bu perde üzerinde de geçici bir duruÅŸ yapıyor ise, bu ezgi Muhayyer makamına ait bir ezgi oluyor demektir. Öyleyse Hüseyni’nin üstündeki perdelerle yapılan baÅŸlangıçların, tümüyle Hüseyni’ye baÄŸlanabilmesi mümkün deÄŸildir. Hüseyni’nin üst bölgesindeki perdelerle baÅŸlayan örnekler ÅŸunlardır:

​

3.2.3.1. Gerdaniye Perdesinden Hüseyni’ye Yönelme (Åžekil-12):

​

 

Åžekil 12 Gerdaniye perdesinden Hüseyni'ye yönelen baÅŸlangıçlar.

 

3.2.3.2. Muhayyer Perdesinden Hüseyni’ye Yönelme (Åžekil-13):

​

 

Åžekil 13 Muhayyer perdesinden Hüseyni'ye yönelen baÅŸlangıçlar.

 

3.3. Hüseyni Makamında BitiÅŸler (Kararlar)

 

Hüseyni makamındaki eserler, kararları bakımından da çeÅŸitli alt gruplara ayrılabilir durumdadır.

 

3.3.1. Çargâh Göstererek Karar EdiÅŸ (Åžekil-14):

​

 

Åžekil 14 Hüseyni Makamı’nda, Çargâh perdesini göstererek karar ediÅŸ.

 

3.3.2. Neva Göstererek Karar EdiÅŸ (Åžekil-15):

​

 

Åžekil 15 Hüseyni Makamı'nda, Neva perdesini göstererek karar ediÅŸ.

​

3.3.3. Hüseyni Göstererek Karar EdiÅŸ (Åžekil-16):

​

 

Åžekil 16 Hüseyni Makamı'nda, Hüseyni perdesini göstererek karar ediÅŸ.

​

3.3.4. Rast Göstererek Karar EdiÅŸ (Åžekil-17):

​

 

Åžekil 17 Hüseyni Makamı'nda, Rast perdesini göstererek karar ediÅŸ.

​

3.3.5. Sekvenslerle Karar EdiÅŸ (Åžekil-18):

 

Sekvens, ‘makamı gösteren ezgi’ için en tipik oluÅŸturma, yaratma araçlarından biridir. Anadolu’da pek çok halk türküsüne dikkatle bakıldığında ezgisel bakımdan tamamen sekvenslerle ÅŸekillenmiÅŸ oldukları görülür. Bu nokta, makamı anlamak bakımından yine oldukça önemli görülmektedir. Sekvens belirli bir ezgisel motif veya kalıbın, deÄŸiÅŸik perdeler üzerinde yinelenmesinden oluÅŸtuÄŸu için, özellikle halk türkülerinde rastlanan sekvens örneklerinin incelenmesi makam-ezgi baÄŸlantısı açısından önemli ipuçları içerir. Hüseyni makamındaki örneklere bakıldığında, ezginin ya en başından ya da çoÄŸunlukla Neva perdesinden itibaren hep ‘inici’ tarzda karar sesi olan Dügâh’a doÄŸru yinelenerek devam ettiÄŸi ve burada karar ettiÄŸi görülür. Öyleyse makam-ezgi iliÅŸkisinde sekvensler, farklı varyasyonlarıyla birlikte makamın ‘gerçekleÅŸme’ ÅŸeklini açıkça ortaya koyan örnekler olmaktadırlar. Eski edvarlarda “Hüseyni aÄŸaze edip perde perde inerek Dügâh’ta karar eder” ÅŸeklindeki tarifin, özellikle sekvens örneklerinde farklı bir yoruma imkân vermeksizin karşılığını bulmuÅŸ olduÄŸu görülür.

​

 

Åžekil 18 Hüseyni Makamı'nda sekvenslerle ÅŸekillenmiÅŸ çeÅŸitli ezgi kesitleri ve Dügâh’ta karar ediÅŸ.

​

3.4.1. Hüseyni Merkezli Devam ve Ara Karar Kesitleri (Åžekil-19)

​

 

Åžekil 19 Hüseyni merkezli ara karar kesitleri.

​

3.4.2. Muhayyer Merkezli Devam ve Ara Karar Kesitleri (Åžekil-20):

​

 

Åžekil 20 Muhayyer merkezli ara karar kesitleri.

​

3.4.3. Neva Merkezli Devam ve Ara Karar Kesitleri (Åžekil-21):

​

 

Åžekil 21 Neva merkezli ara karar kesitleri.

​

Neva merkezli ara karar örneklerinde çoÄŸunlukla tiz perdelerden Neva ‘ya yönelen inici ezgilerde Eviç perdesi yerine Acem perdesi kullanımının yaygınlığı dikkat çekmektedir.

​

3.4.4. Çargâh Merkezli Devam Kesitleri (Åžekil-22):

​

 

Åžekil 22 Çargâh merkezli ara karar kesitleri.

​

 

3.5. Analizler Işığında Hüseyni Makamına Ä°liÅŸkin Gözlem Ve Bulgular

 

Hüseyni makamına özgü örneklerin ezgisel baÅŸlangıç, geliÅŸme ve bitiÅŸleri üzerinde yapılan incelemelerde makama ait dikkat çekici özellikler belirlenmiÅŸtir.

 

3.5.1. BaÅŸlama Kesiti: Örnekler ışığında Hüseyni makamının baÅŸlangıç kesitinde, merkezinde Hüseyni perdesinin bulunduÄŸu bir ezgi alanının yer aldığı görülüyor. Buna göre Hüseyni makamı, Hüseyni perdesi merkezli bir ezgisel alanla baÅŸlar ve bu alandan doÄŸar. Bu ezgisel alan çoÄŸunlukla Hüseyni perdesiyle baÅŸlamakla birlikte, Segâh ve Eviç dışında, Hüseyni makamını oluÅŸturan perdelerden herhangi biriyle de baÅŸlayabilmektedir (Åžekil- ). Ancak bu farklı perdelerden baÅŸlamalarda mutlaka Hüseyni perdesine doÄŸru bir yöneliÅŸ vardır. Bu yöneliÅŸ, ‘baÅŸlama’ kesiti itibariyle Hüseyni makamının Hüseyni perdesinden ‘doÄŸduÄŸunu’ açıkça göstermektedir. Hüseyni’nin baÅŸlangıcında yer alan ezgi alanı, baÅŸlıca iki çekirdek ezgiye sahiptir. Bu alanda Çargâh-Neva-Hüseyni ‘çıkıcı’ bir çekirdek oluÅŸtururken, Gerdaniye-Eviç-Hüseyni de ‘inici’ bir çekirdek oluÅŸturmaktadır. Çıkıcı Çargâh-Neva-Hüseyni çekirdeÄŸinde Çargâh gerilme merkezi, Neva tamlayıcı ve Hüseyni perdesi de çözülme merkezi iÅŸlevlerine sahiptir. Bu çekirdek dışında Dügâh’lı veya Neva’lı baÅŸlangıçlarda belirgin bir ‘gerilme-çözülme’nin gözlenmediÄŸi, belirtilen seslerin daha çok Hüseyni’yi ezgisel açıdan ‘süsleyen’ sesler olduÄŸu görülmektedir. Çargâh-Hüseyni çekirdeÄŸi inici olarak kullanıldığında seslerin iÅŸlevleri yer deÄŸiÅŸtirmekte; Hüseyni gerilim merkezi haline gelirken, Neva yine tamlayıcı ve Çargâh ise çözülme merkezi olmaktadır. Ä°nici Gerdaniye-Eviç-Hüseyni çekirdeÄŸinde; Gerdaniye, gerilme merkezi, Eviç tamlayıcı ve Hüseyni ise çözülme merkezi durumundadır. Aynı çekirdek çıkıcı olarak seslendirildiÄŸinde iÅŸlevler yine yer deÄŸiÅŸtirmekte, Hüseyni gerilim sesi haline gelirken, Gerdaniye çözülme merkezi olmaktadır. Bu tip bir baÅŸlangıç Hüseyni makamından ziyade, Gerdaniye makamına özgü bir baÅŸlangıç oluÅŸturması nedeniyle ayrıca Gerdaniye makamı için iÅŸlevsel bir baÅŸlama çekirdeÄŸi olmaktadır. GörüldüÄŸü gibi çıkıcılık ve inicilik, aynı ezgi çekirdekleri için, iÅŸlevlerin farklılaÅŸmasına yol açmaktadır. Buradan da açıkça anlaşılmaktadır ki ‘ezgisel yönelim’, ezgisel iÅŸlevlerin belirlenmesinde temel ölçüttür.

 

3.5.2. Devam Kesiti: Hüseyni ezgiler devam kesitlerinde farklı özellikler sunar. Bu da aslında ‘beklenen’ bir durumdur. Tarihsel örneklerde devam kesitlerinin makamda daha çok Muhayyer perdesi merkezli ezgi çekirdeÄŸiyle gerçekleÅŸtiÄŸi görülüyor. Dügâh-Hüseyni aralığında, Hüseyni ezgilerin en tipik özellikleri Neva’ya, Çargâh’a ve kararın altında da Rast’a yöneliÅŸlerle devam etmesidir. Ender olarak Segâh, Eviç veya Irak’a ve hatta Buselik’e yönelmeler görülür. Belirtilen merkezlere yönelimlerde ‘geçki’ler özellikle tanıtıcı bir rol oynar. ÖrneÄŸin Neva’ya yöneliÅŸlerde Buselik cinsinin Neva üzerindeki yerleÅŸiminin bir sonucu olarak Acem perdesi kullanımı belirgindir. Ayrıca Neva yönelimlerinde Neva üzerinde Hicaz veya Uzzal geçkileri de dikkat çeker. Çargâh’a yöneliÅŸler özellikle iki ÅŸekilde tanınmaktadır. Birincisi yerinde Saba, ikincisi de Çargâh üzerinde Nikriz uygulamalarıdır. Rast’a yöneliÅŸlerde Neva veya Segâh perdelerinin ‘gösterildiÄŸi’ inici ezgi hatları dikkat çeker. DiÄŸer merkezlerde, örneÄŸin Buselik’te NiÅŸabur’lu; Irak’ta Bestenigâr’lı; Segâh ve Eviç’te Segâh’lı kalışlara rastlanır. Geleneksel repertuardaki örneklere göre, Hüseyni perdesi, makam için en belirgin merkez perde durumundadır. Ali Ufki ve Kantemir’e ait notasyonlardan görüldüÄŸü kadarıyla Hüseyni perdesi, Hüseyni makamının sadece ‘baÅŸlama’ (aÄŸaz) perdesi deÄŸil, aynı zamanda ‘ara karar’ perdesidir de. Ancak Hüseyni’nin günümüze doÄŸru gelen örneklerinde, çeÅŸitli terkibleÅŸme veya geçkiler yoluyla Neva, Çargâh ve kararın altında da Rast perdesinin çoÄŸunlukla kullanılan ara karar perdeleri haline geldikleri görülmektedir. Böylece devam kesiti ve ara karar olgusunun, Hüseyni açısından bir ‘özgürlük alanı’ olarak geliÅŸme gösterdiÄŸi, tiz bölge kullanımı ya da geçkiler yoluyla farklı perde merkezlerine yönelerek farklı ezgisel çekirdekler sergilediÄŸi gözlenmektedir.

 

3.5.3. BitiÅŸ Kesiti: Hüseyni makamında karar bakımından en dikkat çekici çekirdek Çargâh-Dügâh aralığında yer alır. Daha önce K. Ä°lerici (1981) tarafından da belirlenmiÅŸ olduÄŸu gibi bu çekirdekte Dügâh’taki karar öncesinde çoÄŸunlukla Çargâh perdesi üzerinde bir ‘ezgisel gerilme’ gerçekleÅŸir. Çözülmenin ve ‘son’ kararın gerçekleÅŸtiÄŸi Dügâh perdesi bakımından Çargâh perdesi, ezgisel gerilim merkezini oluÅŸturur. Böylece Hüseyni makamı, belirtilen sesler arasındaki gerilme ve çözülme iliÅŸkileriyle Dügâh’ta karar etmiÅŸ olur.

 

4. MAKAMI ANLAMAK

 

Hüseyni makamındaki ezgilere iliÅŸkin gözlem ve bulgular bir arada deÄŸerlendirildiklerinde bir yaklaşım olarak makam kavramı üzerinde ÅŸu belirlemelerin yapılabilmesine olanak tanımaktadır.

 

4.1. Makam ve BaÅŸlama: ‘AÄŸaz’

 

Bir makam, merkezinde makamın baÅŸlangıcını simgeleyen sesin yer aldığı bir ezgi alanıyla baÅŸlar. Bu ezgi alanı, içerdiÄŸi seslere bir ezgisel gerilme ve çözülme iÅŸlevi yükler. Bu iÅŸlevlere baÄŸlı olarak geliÅŸen ezgide, makamın baÅŸlangıcını simgeleyen belirli çekirdek ezgi iliÅŸkileri geliÅŸir. Bu iliÅŸkiler ‘deÄŸiÅŸmez ezgiler’ olarak anlaşılmamalıdırlar. Gerek geleneksel repertuardaki örnekler ve gerekse bestelenmiÅŸ veya bestelenecek eserler bakımından bu baÅŸlangıçların çok çeÅŸitli seçeneklere, yeni buluÅŸ ve uygulamalara olanak tanıyan bir yönü olduÄŸu açıktır. Ancak her makamın, kimliÄŸini ortaya koyan bir baÅŸlangıca sahip olduÄŸu ve bu baÅŸlangıcın ezgisel olarak makama özgü belirli kodlar içermesi de ‘makam’ın bir gerekliliÄŸi olarak ortaya çıkmaktadır. Eldeki repertuarın yanı sıra çeÅŸitli tarihsel kaynakların da gösterdikleri gibi makamın baÅŸlangıcı, onun tanınmasında anahtar bir rol oynar. ÇeÅŸitli tarihsel kaynaklardaki tariflerde makamların baÅŸlangıçları bakımından baÅŸlıca: (i) inici (kararın üst bölgesinden karar doÄŸru inenler), (ii) çıkıcı-inici (kararın üst bölgesine doÄŸru çıkıp karara doÄŸru inenler) ve (iii) inici-çıkıcı (kararın alt bölgesine doÄŸru inip sonra karara doÄŸru çıkanlar) olmak üzere üç temel tipte -ve bunların çeÅŸitli ÅŸekillerdeki birleÅŸimleriyle- geliÅŸtiÄŸi görülmektedir. ÖrneÄŸin Kadızade’ye göre Rast makamı Rast perdesiyle baÅŸlayıp ‘aÅŸağı’ inmekte, sonra Çargâh’a kadar ‘çıkıp’ tekrar Rast’a ‘inerek’, burada karar etmektedir. Böylece Rast’ın ezgisel hareketi önce inici, sonra çıkıcı ve sonra tekrar inici bir çizgi sergiler. Hicaz ise Neva’dan baÅŸlayıp ‘aÅŸağı’ giderek, Dügâh’ta karar eder. Böylece Hicaz ezgilerin, Neva-Dügâh arasında inici bir çizgi sergiledikleri anlaşılır.

 

Bedri DilÅŸad, Hızır bin Abdullah, Yusuf KırÅŸehri, Kadızade Tirevi ve Seydi gibi 15.-16. Yy. teorisyenleri, makamın ‘baÅŸlangıcı’ için, ‘aÄŸaz etme’, ‘doÄŸma’, ‘baÅŸlama’, ‘gösterme’, ‘mahreç’, ‘huruç’ gibi ifadeler kullanırlar. Müzik terminolojisi açısından ele alındığında tüm bu ifadelerin, bir makamın ezgi olarak ‘nasıl’ baÅŸladığının ve hangi ‘perdeden doÄŸduÄŸunun’ vurgulanması açısından dikkate deÄŸer anlamlar taşıdığı görülmektedir. Sözgelimi ‘doÄŸma’ ifadesi, Hüseyni makamının, Hüseyni perdesiyle olan bağını vurgulaması nedeniyle önem taşımaktadır. Benzer olarak ‘aÄŸaz etme’, ‘ses verme’, ‘ses çıkarma’ anlamında bir baÅŸlangıcı simgelemektedir. Mahreç, kaynak, çıkış yeri; huruç etme ise kaynaklanma, ortaya çıkma anlamları taşır. Bu sözcüklerin anlamları açısından bakıldığında makamın doÄŸuÅŸunun, kaynağının, ses vermeye baÅŸlamasının, birbiriyle tutarlılık ve uyum gösterdiÄŸi, birbirlerinin anlamlarını pekiÅŸtirdiÄŸi açıktır. Bu ise, makamın baÅŸlangıcının makamı açıklamak bakımından ne kadar önemli olduÄŸunu vurgulamaktadır. Burada yapılan analizler ışığında Hüseyni Makamı’nın baÅŸlangıcını temsil eden ‘ezgi kodları’ için tipik bazı örnekler aÅŸağıda ‘simgesel’ olarak gösterilmiÅŸleridir (Åžekil 23):

​

 

Åžekil 23 Hüseyni Makamı'nın baÅŸlangıç kesitinde yer alan 'ezgisel kodlar' için tipik örneklemeler.

​

 

KuÅŸkusuz burada yer verilen örnekler sadece tipik çekirdekler için belirlenen ve genelleÅŸtirilen kodlara ait bir özet durumundadır. Ezgisel alan bu kodların farklı örnek, çeÅŸit ve bileÅŸimlerine ait sayısız seçenek içermekte ve yenilerinin üretilmesine de olanak tanımaktadır. Åžunun özellikle vurgulanması gerekir: eÄŸer bir ezgi baÅŸlangıç kesitinde yukarıda belirtilen türden ezgi çekirdekleri içeriyorsa, bu o ezginin Hüseyni Makamı’nı ‘gösterdiÄŸi’ anlamına gelecektir. Öyleyse Hüseyni’nin baÅŸlangıç kesitine ait ezgi kodları, ÅŸekilde yer verilen türden örnekler içerirler. Bu baÅŸlangıçlardan Neva, Çargâh ve Segâh perdeleriyle Dügâh’a doÄŸru inen ve burada kalan “herhangi” bir ezgi, mutlak surette Hüseyni Makamı’na iÅŸaret ediyor demektir.

 

4.2. Makam ve BitiÅŸ: ‘Karar’

 

Karar, geleneksel anlatımda bir makamın bitiÅŸini ifade eder. Makamın ‘yeri’nin/’mevki’sinin ele alınmasında en önemli kavramlardan birini oluÅŸturan karar, makam açısından temel ses konumundaki bir perdenin de ‘karar perdesi’ olarak belirlenmesini saÄŸlar. Bu perde, makamın geleneksel ses sistemi içindeki “konumlanışını” belirleyen sestir. ÇeÅŸitli istisnaları olmakla birlikte bir makamdaki ezgiler, o makama özgü karar perdesi üzerinde sonlanırlar. Karar, makam açısından sabitken, ezgi açısından deÄŸiÅŸken bir nitelik sergiler. BaÅŸka bir deyiÅŸle bir makamdaki ezgilerin, makam perdelerinden herhangi biri üzerinde bitmesi mümkündür. Ancak genel repertuar açısından bakıldığında bu durum istisnai bir nitelik sergiler. Ezgisel baÄŸlamıyla ele alındığında tekil bir öÄŸe olarak karar perdesinin, makamın bitiÅŸini anlamak adına yetersiz kaldığı görülür. BaÅŸka bir deyiÅŸle ‘makamsal karar’ tıpkı ‘makamsal baÅŸlangÄ±ç’ gibi iÅŸlevsel bir kavram olarak ancak belirli bir ezgi alanı içinde geliÅŸme göstermektedir. Bu da o ezgi alanı içinde yine bir ezgisel gerilme ve çözülme iliÅŸkisinin varlığını ve bu iliÅŸkinin bir çekirdek ezgide belirlenmesini gerektirmektedir. BaÅŸka bir deyiÅŸle karar, baÅŸlangıç gibi ezgisel alan anlayışıyla çözümlenebilecek bir nitelik taşır (Åžekil 24). Bu çerçevede kararın alt ve üst ezgi alanları vardır ve ezgi, bu alanlar içinde çeÅŸitli gerilme-çözülme merkezleriyle geliÅŸme göstererek, karar perdesinin merkezi niteliÄŸinin açığa çıkmasını saÄŸlar. Karar etme, tarihsel kaynaklarda ‘oturma’, ‘kalma’, ‘durma’, ‘mahatt’ gibi ifadelerle aynı anlamda kullanılmaktadır. Bütün bu sözcüklerin ‘bitiÅŸ’ ifade ettiÄŸi açıktır. Ancak karar, baÅŸlangıçtan farklı olarak, benzer karar perdesi ve ezgi aralıklarına sahip makamlar açısından bazı ortak nitelikler sergileyebilmektedir. Bu özelliÄŸi nedeniyle karar, farklı makamların ortak bir payda altında toplanmalarına da olanak sunar. BaÅŸka bir deyiÅŸle baÅŸlangıçları bakımından birbirinden farklı olan makamlar, benzer ÅŸekilde karar edebilirler. Bu özellik, bitiÅŸte yer alan ezgi çekirdekleri açısından ‘makam aileleri’ düÅŸüncesinin geliÅŸmesini saÄŸlar.

​

 

Åžekil 24 Hüseyni Makamı'nda 'karar': Dügâh perdesi çevresinde geliÅŸen ezgisel alanlar.

​

​

4.2.1. Karar ve Makam Aileleri

 

Karar, belirli bir perdeyle iliÅŸkili olduÄŸundan, aynı karar perdesi, kimi özel durumlarda, birbiriyle ‘akrabalık’ bağına sahip ‘aileler’ geliÅŸmesini saÄŸlamaktadır. Aslında ‘makam aileleri’ fikri, makam terminolojisi ve sınıflandırmasına yer etmiÅŸ kavramlar arasındadır. Nitekim bir makam ailesinden söz edildiÄŸinde akla gelen ilk unsur, bu makamların ‘karar ediÅŸleri’ olmaktadır. Günümüzün ‘Hicaz Ailesi’, ‘Buselik’li’ veya ‘Kürdi’li’ terkibler, bu anlayışın tipik örneÄŸi durumundadır.

 

Tarihsel açıdan bakıldığında, eski kaynaklarda ‘devir’ adı altında geliÅŸtirilen yapıların, aslında bir ‘makam ailesi’ kavrayışının ilk örneklerini oluÅŸturduÄŸu görülmektedir. Devirler, alt tabakasında dörtlünün, üst tabakasında ise beÅŸlinin yer aldığı sekizlideki aralık düzenleniÅŸleri olarak, devir ailelerinin tipik örnekleri durumundadır. Çünkü bu yöntemde yedi temel dörtlü modül, sayıları zaman içinde deÄŸiÅŸme ve çeÅŸitlenme gösteren ve 13-19 arasında deÄŸiÅŸen beÅŸli cinslerle birleÅŸerek bu devir ailelerini oluÅŸturmuÅŸlardır. Sonuçta alt tabakada aynı dörtlüye sahip 13 farklı devir, bir bakıma aynı ailenin üyeleri olmaktadırlar. Bu yöntemde, ‘aynı aralık yapısının’, ‘makam ailesi’ geliÅŸtirmedeki öncelikli durumuyla karşılaşılmaktadır. Böylece devirler, aralık yapılarına baÄŸlı olarak geliÅŸen makam ailelerinin de yapısal açıdan ilk örnekleri olmaktadırlar.

 

Gelenekte makam ailesi oluÅŸturmanın diÄŸer bir etkili yönteminin ‘terkib yapma’ olduÄŸu görülür. Terkibler, baÅŸlangıç ve kararları farklı olan makam, cins, avaze ve ÅŸubelerin birbirine ‘karıştırılması’ ile oluÅŸturulurlar. Böylece örneÄŸin Muhayyer olarak ‘baÅŸlayan’ bir ezgi, ‘Kürdi’ye özgü bir kararla ‘bitirildiÄŸinde’, ‘Muhayyer-Kürdi’ adını alan terkib elde edilmiÅŸ olmaktadır. Benzer özellik ‘Acem-Kürdi’, ‘Hüseyni-Zemzeme’, ‘Hisar-Buselik’, ‘Kürdi’li Hicazkâr’ gibi örnekler için de geçerlidir. Bu örneklerden de anlaşıldığı gibi kararları birbiriyle ortak özellikler sergileyen ‘farklı’ makamlar, yine bir ‘aile’ meydana getirmektedirler. Bu yöntemde, ezginin karar kısmında yer alan ‘cins’in (Buselik, Kürdi, Hicaz, vb) ve doÄŸal olarak devir yöntemindeki aralıkların, yine makam ailesi düÅŸüncesinde temel alındığı görülüyor.

 

Karar kavramının kendisi ve ezgiler yoluyla gerçekleÅŸtirilme ÅŸeklinin, aralık veya cins kavramlarına baÄŸlı olmaksızın, ‘ezgisel gerilme ve çözülme’ yoluyla da ‘makam aileleri’ oluÅŸturduÄŸu hususuna burada özel bir vurgu yapılmaktadır. Bu yaklaşım, makam ailesi düÅŸüncesinde, kararlarda geliÅŸen ortak ezgi yapılarını temel almaktadır. Böylece aynı karar perdesi çevresinde benzer ezgiler geliÅŸmesi, farklı makamlar arasında kurulacak akrabalıkların anahtarı olmaktadır. Bu yoldan da farklı adlar altında ‘dağınık’ durumdaki makam ve terkiblerin, ortak bir aile içinde toplanması ve karşılıklı iliÅŸkilerinin saÄŸlıklı biçimde anlaşılabilmesi mümkün olmaktadır. Buna göre karar, tekil bir makam özelliÄŸi olarak anlaşılmaktan, ‘aile’ oluÅŸturabilen bir ‘ortak payda’ olarak anlaşılmaya baÅŸlandığında, makamların sınıflandırılışı da günümüzde olduÄŸundan farklı bir nitelik kazanmaya baÅŸlayacaktır.

 

Günümüzde makamlar, neredeyse Kantemir’den bu yana benimsenmiÅŸ bir yöntem olarak ‘karar perdeleri’ temel alınmak suretiyle sınıflandırılırlar. Bu yaklaşımda karar perdesi, makamın türü (Rast, Hüseyni, Buselik, vb) ve niteliÄŸinden (basit, bileÅŸik, ÅŸed) bağımsız olarak sadece geleneksel ses sistemi içindeki ‘konumu’ itibariyle bir ölçüt oluÅŸturmaktadır: ‘Yegâh’ta karar edenler’, ‘Rast’ta karar edenler’ gibi…  Bu yaklaşım, ‘karar ediÅŸ’ bakımından birbirleriyle ortak özellikler taşıyan makam ve terkibler arasındaki çeÅŸitli baÄŸların gözden kaçırılmasına yol açması nedeniyle ‘sorunlu’ ve ‘yetersiz’ bir yaklaşımdır. Oysa karar, salt karar perdesi olarak anlaşılamayacağı ve makam aileleri oluÅŸturan kimi ortak özellikleri bünyesinde toplaması nedeniyle, ancak belirli ezgisel iliÅŸkiler içinde ele alınabilir durumdadır.

 

Bu ortak ezgisel iliÅŸkilerin Hüseyni makamından hareketle Dügâh’ta karar eden çeÅŸitli makam ve terkibler açısından ayrıntılı olarak incelenmesi mümkündür. Günümüzde Özellikle Çargâh-Segâh ve Dügâh perdelerini kullanarak Dügâh’ta karar eden çok sayıda makam ve terkibin, bu çekirdek sesler üzerinde tipik bitiÅŸ ezgileri geliÅŸtirdikleri görülür. UÅŸÅŸak, Bayati, Isfahan, Neva, Hüseyni, Muhayyer, Gerdaniye, Karcığar, Tahir, Gülizar, Saba, Sipihr gibi temelde Çargâh-Segâh-Dügâh çekirdeÄŸine sahip makam ve terkibler, kararları bakımından bir ‘aile’ oluÅŸtururlar. Bu tipik iliÅŸkileri bazı analitik sınıflara ayırmak mümkün görünmektedir. Belirtilen makamlarındaki karar iliÅŸkileri, Hüseyni makamındaki kararla karşılaÅŸtırıldığında ‘karar ediÅŸ’ bakımından belirgin bir ayrım olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Belirtilen makam veya terkiblerin baÅŸlangıçlarında görülen ayrımların, karar için benzer bir ağırlıkta olmayışı dikkat çekicidir. Geleneksel repertuardaki eserler dikkatle incelendiÄŸinde, dile getirilen makam ve terkibler arasında karşılıklı olarak ‘geçki’ler yapıldığı görülür. ÖrneÄŸin Karcığar olarak baÅŸlayan bir eser, Hüseyni ÅŸeklinde karar edebilirken, Hüseyni olarak baÅŸlayan bir baÅŸkası da Saba olarak bitebilmektedir.

 

4.3. Makam ve Devam EdiÅŸ: Ara (Geçici) Karar

 

Bu makalede ‘ara karar’ olarak adlandırılan ve geleneksel terminolojide ‘asma karar’ denilen ezgisel devam kesitlerine ait bitiÅŸler, bir makama ait ezgilerin, ‘son karar’dan önce, ezginin belirli yerlerinde geçici olarak duruÅŸlar yapmasını ifade eder. Üzerinde geçici duruÅŸ yapılan perde, ‘ara karar perdesi’ olarak ezgi içinde ‘merkezi’ bir konum kazanır. Bu yönüyle ele alındığında ara kararların, yalnızca makamın devam stratejisini anlamak bakımından deÄŸil, aynı zamanda form açısından da belirleyici oldukları görülür.

 

Ara karar, belirli yönleriyle karara özgü karakteristikler sergiler. Buna göre ara kararda yine belli bir ezgi alanının var olması, bu alan içinde belirli bir sesin üzerinde karar edilecek ÅŸekilde ‘durucu’ bir nitelik taşıması gerekmektedir. Üzerinde geçici olarak kalış yapılacak bu durucu ses, ezgi alanı içindeki diÄŸer seslerin kendisine yöneldiÄŸi, ezgisel gerilme ve çözülme iliÅŸkisine sahip bir ses durumundadır. ÖrneÄŸin Hüseyni’de, Hüseyni’den Çargâh’a doÄŸru inen ve Çargâh’ta geçici olarak ‘kalan’ bir ezgi çekirdeÄŸinin, Çargâh’ı merkez ses haline getirdiÄŸi, Hüseyni’yi ise bir ezgisel gerilim perdesi olarak ÅŸekillendirdiÄŸi anlaşılır. Ara karar kesitleri bakımından bu iliÅŸki, inici olarak Gerdaniye-Eviç-Hüseyni, Tiz Çargâh-Tiz Segâh-Muhayyer ve Segâh-Dügâh-Rast sesleri arasında da görülmektedir. Daha çok sonraki dönemlere özgü eserlerde görülen ve Acem-Hüseyni-Neva arasında geliÅŸme gösteren bu çekirdek iliÅŸkinin, Hüseyni’den ziyade günümüz UÅŸÅŸak’ına özgü bir geçkiye iÅŸaret ettiÄŸi açıktır (Åžekil-25).

​

 

Åžekil 24 Hüseyni Makamı'nda 'karar': Dügâh perdesi çevresinde geliÅŸen ezgisel alanlar.

​

Ezgilerin baÅŸlangıç ve bitiÅŸleri arasında adeta bir ‘açık/özgür alan’ durumundaki ara karar kesitlerinin, özellikle bestecilik bakımından çok çeÅŸitli seçeneklere sahip olabildiÄŸi görülüyor. Bir makamın temel özelliÄŸinin dışına çıkmayı amaçlayan yaratılarda ara karar kesitleri de önemli bir çeÅŸitlenme sergilerler. Temel özellikler bakımından ara kararların, makamı tanımada kısmen etkili olabildiÄŸi, geleneksel repertuardaki tüm ezgileri kapsayıcı bir nitelik sergilememesinden de anlaşılmaktadır. Özellikle halk türkülerinde ara karar kesiti göstermeyen örneklerin çokça bulunması, ara kararın makam bakımından öncelikli bir unsur olmadığı düÅŸüncesini desteklemektedir. Bu tip ezgilerde tipik baÅŸlangıç ve bitiÅŸler, ezgide hiçbir ara karar kesiti olmasa da makam tayinini saÄŸlamakta yeterli olmaktadır. Kaldı ki Ali Ufki ve Kantemir gibi tarihsel repertuar bakımından önem taşıyan kaynaklardaki Hüseyni eserlerin, ara kararlar bakımından ilgi çekici örneklere sahip oldukları da görülmektedir. Kantemir’deki Hüseyni eserlerin birçoÄŸunda Hüseyni perdesi yalnızca baÅŸlama perdesi deÄŸil, aynı zamanda bir ara karar perdesi olarak da belirginleÅŸmektedir.

 

Ara ve son karar iliÅŸkisine form kavramı açısından yaklaşılması da mümkündür. Üzerinde ara kalış yapılan bir ezgi kesiti, aynı zamanda bir form kesitini de belirlemiÅŸ olur. Henüz ‘bitmemiÅŸlik’ ifadesine sahip olan böyle bir kesit A olarak gösterildiÄŸinde, karar perdesine yönelerek tam kararı gerçekleÅŸtirecek olan kesit de B ile gösterilebilir. Böylece tipik bir soru-cevap iliÅŸkisine sahip olan A ve B kesitleri, geleneksel anlamda tek cümleli [1] ezgilerin geliÅŸmesini saÄŸlamış olurlar. Bu kesitlerden A olan ‘ara karar kesiti’ni, B ise ‘karar kesiti’ni temsil ederler. Ara kararlar, karara göre daima yürüyücü ve henüz tamamlanmamış durumdaki kesitlerdir. Bu nedenle bu tamamlanmamışlık, mutlaka karara yönelen bir ezgi kesitiyle son bulacaktır. Karar ise mutlaka makamın karar perdesi çevresindeki ezgi alanı içinde geliÅŸen ezgisel gerilme ve çözülmeyle gerçekleÅŸtirilecektir.

 

5. TARTIÅžMA VE DEÄžERLENDÄ°RME

 

Hüseyni makamı üzerinde yapılan analiz ve gözlemler, makam konusunun ele alınışı ve makam-ezgi iliÅŸkilerinin irdelenmesi bakımlarından ortaya önemli bulgular çıkarmasının yanı sıra, yeni bir makam paradigmasının kurulmasına da olanak tanımıştır. Bu paradigmanın temelinde ‘ezgi’ ve ‘ezgisel yönelim’ kavramları yer almaktadır. Ezgi olmadan makamı salt ‘dizisel varlığı’yla tanımak mümkün deÄŸildir. Bir makam temelde birkaç sesten oluÅŸmuÅŸ bir ezgi çekirdeÄŸiyle bile tanınabilir. Bu anlamda makam, ezgilerin var olma ÅŸekli ve özellikleriyle tanınıp, anlaşılabilir. Makam kavramı açısından tarihsel bir deÄŸerlendirme yapıldığında, Sistemci Okul’un ‘devir’lerinin ‘makam’ olmadıkları açıkça görülür. Bunlar tümüyle düÅŸünce (speculation) ve ihtimale (probability) dayalı birer ‘yapı’dırlar. MakamlaÅŸma, bu yapıların gerçekleÅŸtirilmeleriyle, sesler arasında hareket kazanmalarıyla, kısaca ezgi geliÅŸimleriyle ortaya çıkmıştır. Sözgelimi 13. Ve 14. Yy.lar için teorinin uygulama alanı olarak görülen ve adeta bir ‘sınama aracı’ durumundaki ‘ud’ üzerinde, makamların ‘yer’leri, ‘konumlanışları’ ve ‘pozisyonları’ oluÅŸmaya baÅŸladıkça, ezgiler de çalgı üzerinde belirli bir ‘yer/konum’ kazanmış oldular. Bu anlayış, özellikle Maragalı Abdülkadir’in Camiü’l-Elhan’ında bütün çıplaklığıyla görülebilir. Ancak ‘teori düzlemi’, dairelerle ilgili köklü alışkanlıklar gereÄŸi yüzyıllar içinde makamları da hep bir ‘yapı’ olarak anlama eÄŸilimini sürdürmüÅŸ görünür. Elbette bu noktada edvar metinleri arasındaki iliÅŸki ve aktarmaların önemli rolü olduÄŸu göz önünde bulundurulması gereken bir etkendir. Teori alanı, yapısal niteliklerini öne çıkarma eÄŸiliminde olmasına karşın makamın ancak bir ezgiyle tanınabileceÄŸi anlayışı her zaman için ‘güvenilirliÄŸini’ korumuÅŸtur. Kantemir’in (2001) de çok yerinde bir açıklamayla ezgiyi ‘makamın gerçekleÅŸtirilmesi’ olarak anlatması bu bakımdan son derece anlamlıdır. Bu baÄŸlamda ezginin, makam için adeta bir ‘ayna’ görevi gördüÄŸü düÅŸünülebilir. Çünkü ezgi açıkça, ait olduÄŸu makamın özelliklerini ‘yansıtmaktadır’.

 

OluÅŸumu bakımından ezgi, mutlaka bir aralığa veya bir aralık düzenleniÅŸine gereksinim duyar. Kültürler-arası bir özellik olarak ezgi, en az iki perde üzerinde geliÅŸen bir ardışımla var olur. Daha da yalınlaÅŸtırılarak söylenirse ‘bir aralığın iki ucunu oluÅŸturan perdeler arasındaki hareket’ bir ezgi demektir. Bu nedenle ezginin oluÅŸumunda yapısal olarak ‘gerek ve yeter ÅŸart’ olabilen aralık kavramı, makam için sadece ‘gerek ÅŸart’ durumundadır.  Makamın ortaya çıkışı bu aralıklar üzerinde ‘rastgele’ geliÅŸen bir ezgi anlayışı göstermiyor. Aksine ezginin belli bir ‘baÅŸlama’, ‘devam’ ve ‘bitiÅŸ’ sergilemesiyle makam özelliÄŸi ortaya çıkıyor. Bu bakımdan makam, ‘dar anlamda’ kendine özgülüÄŸü olan ve tipik baÅŸlangıç ve bitiÅŸ sesleri arasında geliÅŸme gösteren, özel bir ‘ezgi tipi’ olarak kabul edilebilir. Benzer özellikteki ezgiler açısından yaklaşıldığında makamın aynı zamanda ‘sınıflandırıcı’ bir niteliÄŸe sahip olduÄŸu da görülür. Bu anlamda makam aynı zamanda birbiriyle benzerlik veya ayrılık gösteren ezgilerin ‘kavramsal düzeyde’ sınıflandırılmaları gereksiniminin de bir ürünüdür. Birbirine benzeyen ezgileri aynı sınıf içinde toplarken, farklı olanların da ‘ayrılması’nı saÄŸlar. Böylece makam, ezgileri, oluÅŸumları açısından sınıflandırmış olur. Her sınıflandırma, kendi özgüllüÄŸünü yansıtan bir ad altında toplanır. Bu ad, makam-ezgi iliÅŸkisinin bir anahtarı olduÄŸu gibi, makamın yapısal öÄŸelerini oluÅŸturan aralık-perde-cins gibi kavramları da belirlemiÅŸ olur.

 

Tarihsel kaynaklarda ‘aÄŸaz’ ve ‘karar’ kavramları çerçevesinde, kullandıkları perdelerle birlikte anlatılmış olan makam ve terkibler için baÅŸlama ve bitiÅŸin en hayati iki unsur olduÄŸu, bu incelemeyle açıkça ortaya konulmuÅŸtur. Makamın baÅŸlangıcı, onun benzerlerinden ayrılmasını saÄŸlayan en önemli özellik durumundadır. Bu yönüyle bir makamın baÅŸlama tarzı, onun diÄŸer makamlardan ayrılmasını saÄŸlar. Makamın bitiÅŸi ise, belirli yönleriyle yine makama özgü karakteristikler sunmakla birlikte, çoÄŸu zaman, ortak yapısal unsurlara sahip makamlar açısından bazı ezgisel benzerlikler ve aynılıklar da sergileyebilmektedir. Bu yönüyle de karar olgusu, deÄŸiÅŸik makamlar arasında ‘akrabalık’ kurulmasına yol açar. Bu nedenle karar ediÅŸ bir anlamda ‘makam aileleri’nin ortaya çıkmasını saÄŸlayan bir unsur haline gelir. Makamda baÅŸlangıç ve bitiÅŸ arasında kalan ezgisel ‘devam’ veya ‘ilerleme’ kesiti, bu çalışmada makam açısından bir ‘açık/özgür alan’ olarak tanımlanmıştır. Bazı halk türküleri arasında hiç yer almadığı gözlemlenen bu kesitin makam için ‘mutlak’ tanıtıcı bir unsur olduÄŸu düÅŸünülemez. Ezgisel ilerleme kesitleri, ‘ara karar’ olarak adlandırılan farklı ezgisel duruÅŸların gerçekleÅŸtiÄŸi kesitlerdir. Bu kesitlerin tayininde, ezginin tam kararından önce geçici olarak kalış sergilediÄŸi ezgi alanlarından yararlanılır. Ancak genel bir gözlem olarak makamın tanınması açısından ara karar kesitlerinin, baÅŸlangıç ve bitiÅŸ kadar etkili bir ölçüt olmadığı belirlenmiÅŸtir. Bir makamda ara karar perdelerinin deÄŸiÅŸmesi, o makamın ezgisel kullanımındaki bir deÄŸiÅŸmeye, farklılaÅŸmaya iÅŸaret eder. Bu tip deÄŸiÅŸimler çoÄŸunlukla makamın ‘terkibleÅŸtiÄŸini’, deÄŸiÅŸik cins ve makamlara özgü çekirdek ezgilerin makamın bünyesine eklemlendiÄŸini gösterir. Cumhuriyet dönemi bestecilerine ait Hüseyni makamındaki bazı eserlerde Buselik üzerinde NiÅŸabur; yerinde, Irak veya Eviç üzerinde Segâh; yerinde Bestenigâr; Neva’da Hicaz veya Buselik; yerinde Saba; Çargâh’ta Nikriz gibi deÄŸiÅŸimler yoluyla elde edilen Neva, Çargâh, Buselik, Segâh, Irak gibi ara kararlar, bu tespitin en açık örneklerini oluÅŸturur.

 

6. SONUÇ

 

Bu makalede makam, ezgiyle olan bağının esas alındığı, ‘ezgi merkezli’ bir bakışla incelenmiÅŸtir. Ezgi merkezli yaklaşım, makamın anlaşılmasında, ezgilerden hareket edilmesi gerekliliÄŸini ortaya koyar. Bu yaklaşıma göre makam; sabit olmayan, deÄŸiÅŸken ve göreceli iÅŸlevler yaratmakta, birer makamsal kod olarak anlaşılabilecek çekirdek ezgiler geliÅŸtirmekte ve baÅŸlangıç ve bitiÅŸ kesitleri dışında oluÅŸturulabilecek çeÅŸitli terkibleÅŸmeler yoluyla da her tip yeni kullanılış veya ele alınışa açık bir sistem özelliÄŸi sergilemektedir. Makam, ‘ezgisel kodlar’ tarafından belirlenen bir sistemdir. Sistemin unsurlarını perdeler oluÅŸturmaktadır. Bu perdeler arasında baÅŸlama, devam ve bitiÅŸ fonksiyonları içinde geliÅŸen ezgisel hareket/seyir, makamın temel etmenidir. Ezgisel kodlar, belirli ezgi alanları içinde geliÅŸme gösterirler. Bu alanlar belli ses merkezlerine bağımlıdırlar. Her ezgi alanı, makamı karakterize eden, özelliklerini açığa çıkaran çekirdek ezgilere sahiptir. Bu ezgiler, daima ezgisel gerilme ve çözülmelerle geliÅŸme gösterirler. Gerilme ve çözülme iÅŸlevleri, makam açısından sabit deÄŸil, deÄŸiÅŸken ve göreceli niteliktedir. Ezgi-merkezli yaklaşım, iÅŸlevlerin merkez ve çevre sesler arasındaki göreceli hareketlerle deÄŸiÅŸkenlik kazandığını ve mutlaka ezgisel yönelimle belirlenebildiÄŸini ortaya çıkarmaktadır. Geleneksel ezgiler açıkça göstermektedir ki makamsal iÅŸlevler, sabit dizi iÅŸlevleriyle açıklanamazlar. Çünkü ezgisel yönelim aynı sesin, ezgi içinde hem gerilme hem de çözülme merkezi haline gelmesine olanak tanımaktadır. Bu nedenle makamsal iÅŸlevler ancak ezgi alanları içinde ve ezgisel devinim dikkate alınarak belirlenebilirler.

 

‘Ezgisel kodlar tarafından belirlenen bir sistem’ olarak ele alındığında makamın ‘dizi’ ÅŸeklinde anlaşılmasına gerek yoktur. Hüseyni örneÄŸindeki gibi bir makamın yalnızca birkaç sesten oluÅŸmuÅŸ çekirdek ezgilerle bile tanınabilir durumda olması, makam için mutlaka bir dizi algılaması içinde olunmaması gerektiÄŸini göstermektedir. Öyleyse salt ‘teorik kaygı’larla makamı, özellikle de Batılı bir bakışla ardışık sekiz sesten oluÅŸan bir ‘dizi’ olarak ele almaya çalışmanın konuyu anlamaya bir katkısı bulunmamaktadır. Makamın, zihinde salt bir ‘dizi’ olarak canlandırılması, sonuç olarak onun ‘gerçekleÅŸme ÅŸekli’ olan ezgiye ait özelliklerin gözden kaçırılmasına ve hatta hiç göz önünde bulundurulmamasına yol açmaktadır. Öyleyse makamı anlamak için bakılacak asıl nokta, onun gerçekleÅŸme ÅŸekli olan ezgiler olmalıdır. Bu nedenle makam algılamasında ezgiler ve onların ‘gösterdikleri’ önem kazanmaktadır. Belirli ezgiler ve onların sahip olduÄŸu ‘çekirdek iliÅŸkiler’, makam dizgesinin göstergeleri durumundadır. Bu baÄŸlamda ezgilerin sahip olduÄŸu bu çekirdek iliÅŸkiler, makamın gerçekleÅŸtirilmesindeki ezgisel kodları oluÅŸturmaktadır.

 

Dikkat çekilmesi gereken önemli bir husus da makamların ‘adlandırılma’larında, kültürel olarak verilen ve alınan eÄŸitimin (kültürleme/kültürlenme) belirleyici rolüyle ilgilidir. Çünkü besteci/icracı ve dinleyici açısından bestelenen/seslendirilen bir ezginin belirli bir makamda olduÄŸunun ‘anlaşılması’, ancak ilgili makam kodlarının ‘bilinmesi’yle mümkün olabilmektedir. Besteci/icracı, bestelediÄŸi/seslendirdiÄŸi çekirdek ezgiler yoluyla bu kodları ortaya koymakta, dinleyici de duysal yoldan aynı kodları, ‘bildiÄŸi/öÄŸrendiÄŸi’ makam baÄŸlamı içine yerleÅŸtirerek algılamakta, tanımakta ve anlamlandırmaktadır. Bu baÄŸlamda çekirdek ezgiler, birer ‘kod’ olarak makamın ‘gerçekleÅŸtirilme araçları’ olmaktadırlar. Sonuç olarak makam ve ezgi iliÅŸkisinde anahtar kavram ‘çekirdek ezgiler’dir. Türk müzik kültüründe temel kavramlardan birini oluÅŸturan ‘makam’ kavramını, geleneksel kültür içinde öÄŸrenilmiÅŸ bir ‘ezgisel kod sistemi’ olarak anlamak ve açıklamak mümkün olduÄŸu gibi pratikle örtüÅŸen bir teori ve eÄŸitim gibi açılardan da çok daha iÅŸlevsel ve yeterlidir.

​

​

Dipnotlar

​

[1] Prof., BaÅŸkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı

[2] ÖÄŸr. Gör., BaÅŸkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı

[3] Gerçi gelenekte sadece teorisyen veya sadece icracı gibi ayrımlar yapmanın ne kadar doÄŸru ve tutarlı olabileceÄŸi hususu dikkatle yaklaşılması gereken bir durumdur. Özellikle eÄŸitimli kesime özgü müzisyenlerin, tarihsel olarak her iki özelliÄŸi de bünyelerinde taşıdıkları, yazılı kaynaklardan takip edilebilmektedir. Bu nedenle gelenekte özellikle de “edvar sahibi” müzisyenlerin, bilgi ve uygulama bakımından hangi öncelikleriyle nitelendirilebilecekleri ancak bir yaklaşım olarak öngörülebilir.

[4] ÅžeÅŸgâh, adından da anlaşıldığı gibi ‘altıncı yer/ses’ anlamına gelir. MakamlaÅŸma öncesinde, ses dizgesi olarak tarihsel kaynaklarda ‘sekizli’ içindeki ana seslerin ‘sıra’larına atıf yapan bu adlandırma tarzı, sıra sayısı bildiren Arapça rakamlarla (Örn. ÅžeÅŸ), konum ve yer bildiren Farsça ‘-gâh’ ekinin birleÅŸiminden elde edilmekteydi. Bu ‘sıra-sayılı adlandırma’nın en önemli kaynaklarından biri Hızır bin Abdullah’ın Kitab-ı Edvar adlı eseridir (Özçimi, 1989).

[5] Bu nokta, makam kültürü açısından ‘basit’ bir konu gibi deÄŸerlendirilmemelidir. Çünkü buradaki gözlem, makam kültürü içinde ‘makam’ ile ‘perde’ kavramları arasındaki iliÅŸkilerin anlaşılması bakımından çok önemli bir veri oluÅŸturmaktadır. Yukarıdaki örnekte görüldüÄŸü gibi, ÅžeÅŸgâh perdesinin adı, Hüseyni makamının doÄŸduÄŸu bir perde olması nedeniyle Hüseyni olarak deÄŸiÅŸmiÅŸtir.

[6] Buna ek olarak Kantemir’de (2001) Uzzal’ın, Hicaz perdesiyle birlikte anılması, Uzzal’ın XVIII. Yy. itibariyle ‘perde’ olarak da konum deÄŸiÅŸtirerek müstakil bir hal aldığını açıkça iÅŸaret etmektedir.

[7] Osmanlı müzik kültüründe yer alan müzisyenlerin, müziÄŸin uygulamasına teorisinden daha fazla ağırlık vermiÅŸ oldukları sürecin takibinden açıkça anlaşılabilmektedir. Bu sürecin uygulama düzeyine ait en somut örneÄŸini ise kuÅŸkusuz Osmanlı/Türk tanburu oluÅŸturur. Tanbur, bu süreçte Osmanlı müziÄŸinin temel çalgısı haline gelerek belirgin bir form deÄŸiÅŸikliÄŸine uÄŸramış, Anadolu tanbur/tanburalarından farklı bir yapıya bürünmüÅŸtür (Pekin, 2004).

[8] ‘Tonal centers’ ifadesi Signell’ın eserinin Türkçe’ye çevirisini yapan Ä°. Gökçen tarafından ‘makam özekleri(/merkezleri)’ olarak çevrilmiÅŸtir. Ancak bu ifadenin Signell’daki kullanılışına bakıldığında ezgide merkezi konumdaki perdelerin kast edildiÄŸi anlaşılıyor. Bu nedenle burada ‘merkezi perdeler’ ifadesi tercih edilmiÅŸtir.

[9] Tamlayıcı ve süsleyici terimleri için Abdülbaki Nasır Dede’nin Tetkik ü Tahkik adlı eserinden yararlanılmış olmakla birlikte, burada verilen tanımlar, oradaki baÄŸlam ve içerikten farklıdır.

[10] Bu baÄŸlamda Hüseyni makamı ile Uzzal ve Buselik makamlarının Dügâh-Hüseyni perdeleri arasındaki ezgisel iliÅŸkilerin karşılaÅŸtırılmasına dayalı bir araÅŸtırmanın, burada dile getirilen yaklaşım bakımından ortaya yararlı bilgiler çıkarabileceÄŸi düÅŸünülmektedir.

[11] Kemal Ä°lerici’de (1984) “birizbütün” olarak adlandırılan form.

​

KAYNAKÇA

 

ABDÜLBAKÄ° NASIR DEDE. 2006. Tetkik ü Tahkik [1794]. ed. Y. Tura. Ä°stanbul: Pan Yayıncılık.

ABU-HAIDAR, Farida. 1988. “The Poetic Content of the Iraqi Maqam” Journal of Arabic Literature, 19 (2): 128-141.

AKSOY, Bülent. 1997. “Towards the Definition of the Makam”, The Structure and Idea of Maqam Historical Approaches, ed. Jürgen Elsner: 7-25. Tanpere: DFT Publ.

[çev. K. AÄŸartan. 2000. “Makamın Tanımına DoÄŸru” MusikiÅŸinas, 4: 70-87.]

AOYAGI, Takahiro. 2001. Maqam Rast: Intervallic Ordering, Pitch Hierarchy, Performance, and Perception of a Melodic Mode in Arab Music, Los Angeles: University of California (YDT).

AREL, H. Saadeddin. 1993. Türk Musikisi Nazariyatı Dersleri (1948), ed. O. AkdoÄŸu, Ankara: KBY.

ARSLAN, Fazlı. 2008. Urmiyeli Safiyüddin ve Åžerefiyye Adlı Eseri. Ankara: ADK Yay.

CAN, M. Cihat. 1993. Türk MüziÄŸi’nde Makam Kavramı Üzerine Bir Ä°nceleme. Kayseri: ErÜ SBE (YYLT).

CANTEMIR, Dimitrie (2001), Kitabu Ä°lmi’l-Musiki ala Vechi’l-Hurufat (1700), (Ed. Y. Tura), YKY, Ä°stanbul.

CARMI-COHEN, Dalia (1964), “An Investigation into the Tonal Structure of the Maqamat”, JIFMC, Vol. 16: 102-106.

COHEN, Dalia ve Ruth KATZ (2006), Palestinian Arab Music - A Maqam Tradition in Practise, The University of Chicago Press, Chicago.

DOÄžRUSÖZ, Nilgün (2007), Hariri bin Muhammed’in KırÅŸehri Edvarı Üzerine Bir Ä°nceleme, Ä°TÜ SBE MABD (YDT), Ä°stanbul.

DURMAZ, Serhat ve Y. DaloÄŸlu (Ed.) (1990) Gültekin Oransay Derlemesi I, Belleten Türk KüÄŸ AraÅŸtırmaları, Ä°zmir.

ELSNER, Jürgen (1975), “Zum Problem des Maqam”, Acta Musicologica, Vol. 47, Fasc. 2: 208-239.

ELSNER, Jürgen, Ed. (1989), Maqam - Raga - Zeilenmelodik: Konzeptionen und Prinzipien der Musikproduktion, Berlin.

ELSNER, Jürgen ve G. Jahnichen, Ed. (1992), Regionale Maqam-Traditionen in Geschichte und Gegenwart, Berlin.

ELSNER, Jürgen ve R. P. Pennanen, Ed. (1997), The Structure and Idea of Maqam Historical Approaches, University of Tanpere, DFT Publ., No. 15, Tanpere.

FARHAT, Hormoz (2004), The Dastgah Concept in Persian Music, Cambridge University Press, Cambridge.

IDELSOHN, Abraham Z. (1992), Jewish Music, Dover Pub., New York.

Ä°LERÄ°CÄ°, Kemal (1981) Bestecilik Bakımından Türk MüziÄŸi ve Armonisi, MEB Yay., Ä°stanbul.

KAMÄ°LOÄžLU, Ramazan (1998), Åžehri KırÅŸehri el-Mevlevi Yusuf ibn Nizameddin ibn Yusuf Rumi’nin Risale-i Musiki’sinin Transkribe ve DeÄŸerlendirilmesi, Ä°Ü SBE TEABD (YYLT), Malatya.

LEVIN, Theodore C. (1984), The Music and the Bukharan Shashmaqam in Soviet Uzbekistan (V. I and II), Princeton University (YDT), Princeton.

MARCUS, Scott L. (1989), Arab Music Theory in the Modern Period, University of California (YDT), Los Angeles.

ORANSAY, Gültekin (1966), Die Melodische Linie und Der Begriff Makam, KüÄŸ Yay., Ankara.

ÖZÇÄ°MÄ°, Sadeddin (1989), Hızır bin Abdullah ve Kütabü’l-Edvar, MÜ SBE Ä°F Ä°MSBABD (YYLT), Ä°stanbul.

ÖZKAN, Ä°smail H. (1987), Türk Musikisi Nazariyatı ve Usulleri Kudüm Velveleleri, Ötüken Yay., Ä°stanbul.

ÖZTÜRK, Okan Murat (2006a), Zeybek Kültürü ve MüziÄŸi, Pan Yay., Ä°stanbul.

--------------------------- (2006b), “Anadolu Yerel Müziklerinde YapıtaÅŸları Olarak Makam ve Usul Kavramları”, Uluslararası Türkiye’de Müzik Kültürü Kongresi (YB).

--------------------------- (2008), “Büzürg Makamı: Geleneksel Türk MüziÄŸi’nde Bütüncül Kuram Ä°htiyacı Ä°çin Analitik Bir Model”, Ä°TÜ TMDK Türk MüziÄŸi’nde Uygulama-Kuram Sorunları ve Çözümleri Uluslar arası ÇaÄŸrılı Kongre Bildiriler Kitabı, Ä°stanbul: 89–137.

--------------------------- (2010), “Isfahan Cinsi BaÄŸlamında Geleneksel Teoriye Analitik ve Bütüncül Bakış”, Ä°zmir Ulusal Müzik Sempozyumu 5-6 Kasım 2009 Bildiriler Kitabı, Ä°zmir: 279-294.

PACHOLCZYK, Jozef (1978), “Sufyana Kalam, The Classical Music of Kashmir”, Asian Music, Vol. 10, No. 1: 1-16.

ROWELL, Lewis (1981), “Early Indian Musical Speculation  and the Theory of Melody”, Journal of Music Theory, Vol. 25, No. 2: 217-244.

PEKÄ°N, Ersu (2004), “Kuram, Çalgı ve Müzik”, Osmanlı Uygarlığı 2, (Ed. H. Ä°nalcık ve G. Renda), KTBY, Ankara: 1038-1086.

PENNANEN, Risto P. (1997), “Development, Interpretation and Change of Dromos Houzam in Greek Rebetika Music”, The Structure and Idea of Maqam-Historical Approaches, (Ed. J. Elsner and R.P. Pennanen), University of Tampere DFT Pub., Tampere: 125-174.

POPESCU-JUDETZ, (2000), Dimitrie Cantemir, Pan Yay., Ä°stanbul.

SEZÄ°KLÄ°, Ubeydullah (2007), Abdülkadir Meragi ve Cami’ül-Elhan’ı, MÜ SBE Ä°ABD Ä°TSBD (YDT), Ä°stanbul.

SHAW, Stanford (2000), Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu ve Modern Türkiye I-II, E Yay., Ä°stanbul.

SIGNELL, Karl (1986), Makam  – Modal Practise in Turkish Art Music, New York. [(Çev. Ä°. Gökçen), (2006), Makam  – Türk Sanat Musikisinde Makam Uygulaması, YKY, Ä°stanbul].

SÜMBÜLLÜ, Hasan T. (2006), Türkiye’de Ayak Kavramının Geleneksel Türk Halk MüziÄŸi Kaynağında Ne Ölçüde Kullanıldığının Ä°ncelenmesi, GÜ EBE GSEABD MÖBD (YYLT), Ankara.

ÅžENEL, Süleyman (1997), “Türk Halk MüziÄŸinde  ‘Beste’, ‘Makam’ ve ‘Ayak’ Terimleri Hakkında”,  V. Milletlerarası THK Kongresi Bildiriler Kitabı, KBY, Ankara, s. 372–377.

TANBURÄ° CEMÄ°L BEY (1993), Rehber-i Musiki (1913), (Ed. H. Cevher), EÜ TMDK Yay., Ä°zmir.

TANRIKORUR, Cinuçen (2003), Osmanlı Dönemi Türk Musikisi, Dergah Yay., Ä°stanbul.

TEKÄ°N, Hakkı (1999), Lâdikli Mehmed Çelebi ve er-Risaletü’l-Fethiyye’si, NÜ SBE OÇTABD (YDT), NiÄŸde.

TIRIÅžKAN, A. Gürsel (2000), HaÅŸim Bey’in Edvarı, Ä°TÜ SBE (YYLT), Ä°stanbul.

TOUMA, H. Hassan (1971), “The Maqam Phenomenon: An Improvisation Technique in the Music of the Middle East”, Ethnomusicology, Vol. 15, No. 1: 38-48.

TSUGE, Gen’ichi (1972), “A Note on the Iraqi Maqam”, Asian Music, Vol. 4, No. 1: 59-66.

TURA, Yalçın (1988), Türk Musikisinin Mes’eleleri, Pan Yay., Ä°stanbul.

USLU, Recep (2009), “Türk Müzik Teorisi Eserleri Nasıl çalışılmalıdır?”, Folklor/Edebiyat, No. 58: 45-62.

UYGUN, M. Nuri (1990), Kadızade Tirevi ve Musiki Risalesi, MÜ SBE Ä°F Ä°MSBABD (YYLT), Ä°stanbul.

--------------------- (1996), Safiyüddin-i Urmevi ve Kitab-ı Edvar, Kubbealtı Yay., Ä°stanbul.

WRIGHT, Owen (1992), Demetrius Cantemir: The Collection of Notations Volume 1: Text, SOAS Musicology Series V. 1., London.

-------------------- (1978), The Modal System of Arab and Persian Music A.D. 1250-1300, Oxford University Press, Oxford.

YEKTA, Rauf (1986), Türk Musikisi (1922), (Çev. O. NasuhioÄŸlu), Pan Yay., Ä°stanbul.

​

bottom of page